Karve Hatıralar Korkunç Güzel Memleket İsterim Misafir Nü Otuz Beş Yaş Şiiri Ölümden Sonra Ömrümde Sükut Şiir. Cahit Sıtkı Tarancının Sanatı Cahit Sıtkı Tarancı şiirde estetiğe çok önem vermiştir.
Tarancışiiri bir anlam ve uyum bileşiği olarak görür. Cahit Sıtkı Tarancı şiirde ayrıntıdan hoşlanmaz genellikle olabildiğince yoğunlaştırma yapılması gerektiğini savunur. Tarancı, sözcüklerin birbiriyle bağlantılarına, özellikle dizede ve şiirdeki yerlerine önem verilmesi görüşündedir. Şiirde insan.
Desemki / Cahit Sıtkı Tarancı. Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini. Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını. Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini
Karve Hatıralar Kar yağıyor, yine kar, yine mahşer gibi kar. Sanki güller içinde gülen taze kadınlar, Bana beyaz buseler, beyaz buseler yollar; Sanki güller içinde gülen taze kadınlar. Bir rüya görür gibi gözümde sevinçler var. Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar; Sanırım ki uçuyor gözümde hatıralar.
CahitSıtkı Tarancı Kar ve Ben Şiiri. En önemli şairlerden birisi olan Cahit Sıtkı Tarancı bir çok eser ve kitapları yazarak gönülleri okşamıştır. Cumhuriyet döneminin en başarılı şairlerinden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı, hayatını edebiyata ve yazmaya adamış bir sanatçıdır. Asıl adı Hüseyin Cahit olan
zf2n. Cahit Sıtkı Tarancı’yı en sevdiğimiz şiirleriyle anıyoruz. Siz de Cahit Sıtkı’nın sevdiğiniz dizelerini Yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz. 1. Yalnızlık “Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan, Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık. Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.” 2. Garip Kişi “Bir akşam ilk olarak ağladım, Bekar odamın penceresinde. Hani ev bark? Hani çoluk çocuk? Ne geçti elime bu hayatın Meyhanesinde, kerhanesinde? Yatağım her gece böyle soğuk. Saadet bu ömrün neresinde?” 3. Eski Saadetinle “Eski saadetinle,geçmiş günleriyle kal! Gözlerini yumarak o dünyayı seyre dal! O değil mi hayatta tutunduğun en son dal! Eski saadetinle, geçmiş günlerinle kal!” 4. Yaş Otuz Beş “Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında.” 5. Desem Ki “Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin!” 6. Yağmur Yağadursun “Dışarda yağmur yağadursun Ve yağmur gibi sonsuz olan Gözyaşların ve sayıklaman Camlarda halka halka dursun Dışarda yağmur yağadursun Ve zaman, yavrum, zaman Da yağmur gibi oluklardan Ve ellerinden akadursun” 7. Karasevda “Bir kere sevdaya tutulmaya gör; Ateşlere yandığının resmidir. Aşık dediğin, Mecnun misali kör; Ne bilsin alemde ne mevsimidir.” 8. Gün Olur Ki “Gün olur ki ne gökyüzü para eder, Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler. Gün olur ki ne kız, ne rakı, ne şiir, Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz; Her çeşmeden boş döner, elindeki tas. Gün olur ki çıldırmak işten değildir.” 9. Hatıralar “Bilmem ki hatıralar, Ne istersiniz benden, Gelir gelmez sonbahar? Bu kanad çırpış neden? Cama vuracak ne var Ey eski hatıralar Sanmayın güller açar, Bülbül değildir öten; Bu rüzgâr başka rüzgâr. Ne istersiniz benden, Bilmem ki hatıralar, Gelir gelmez sonbahar?” 10. Gün Eksilmesin Penceremden “Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki – Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden!” 11. Yalnızlık Macerası “Öyle yalnız kaldım ki hayatımda Kimi gün öldüm kimi gün ilâh oldum Çok zaman annemin dizlerine hasret Koydum başımı kendi dizlerime Doya doya ağladım” 12. Aşk Masalı “Bir define var gitsem bulur muyum Öpüştüğümüz ağaçlar altında Sevmek devam eden en güzel huyum İnsan bir kere sever hayatında Ben değilim söz açan gelecekten Var mı yok mu alemde bir o akşam Hiçbir şey istemiyorum felekten Bir daha seninle beraber olsam” 13. Abbas “Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalb ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.” 14. Bayram Yemeği “Korkarım felekte bir gün Bir bayram yemeğinde. Anam, babam gibi kardeşlerimde, En güzel dalgınlığında ömrün. Beni gurbette sanıp Keşke gelseydi bu bayram Diyecekler. Ve birdenbire yürekler, Aynı acıyla yanıp Hepsinin gözleri yaşaracak. Öldüğümü hatırlayarak.” 15. Sevsen Beni Çocuğum “Sevsen beni çocuğum Geçen güne yazıktır Bugün var yarım yoğum İşim bir şarkılıktır” 16. Tutsam Ellerinden Ağlarsın “Tutsam ellerinden ağlarsın. Doğduğum köyü bir bilsen. Gece gecemden büyük, Acısı acımdan derin. Tutsam ellerinden, üşür ellerin!” 17. Memleket İsterim “Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun.” 18. İmkansız Dostluk “Değil kardeşim, dal yeşil değil, gök mavi değil, Bilsen! Ben hangi alemdeyim, sen hangi alemde! Aklından geçer mi dersin aklımdan geçen şeyler? Sanmam! Yıldız ve rüzgar payımız müsavi değil; Sen kendi gecende gidersin, ben kendi gecemde; Vazgeç kardeşim, ayrıdır bindiğimiz gemiler!” 19. Ölümden Sonra “Öldük, ölümden bir şeyler umarak. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü. Nasıl hatırlamazsın o türküyü, Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü, Alıştığımız bir şeydi yaşamak.. Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok; Yok bize arayan, soran kimsemiz. Öylesine karanlık ki gecemiz, Ha olmuş ha olmamış penceremiz; Akarsuda aksimizden eser yok.” 20. Bugün Hava Güzel “Bugün hava güzel, Bugün içim içime sığmıyor. Annemden mektup aldım, Memlekette gibiyim. Allaha çok şükür karnım tok; Elimi uzatsam kahve fincanı dudaklarımdadır. Kuşlar kaçmıyor benden; Bir güvercin kanadında okşuyorum Göklerin maviliğini. Serçelerin cıvıltısıyla siniyor içime Ağaçların yeşilliği. Bulutların ipek gölgesi Çocukların yüzünde hışırdıyor. Çember çeviriyorum çocuklarla beraber Elime çember almadan. Düşüncelerimi nura garkeden güneşe sor, Bu Nisan rüzgarı da şahadet eder, Bütün insanları kardeş biliyorum, Cümlenin sağlığına duacıyım. Şayet ölürsem, Helallaşmaya vakit kalmadan, Hatırdan çıkarmayın beni; Dünyaya benden selam olsun, Her nefes alıp verişiniz.”
SERENADKimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundan?Demek gecelerden sonra nihayet gün gülüşündür gençliğimi döndürdü yolundan;Yanan şu alnım elinin gölgesiyle ya, ne olursan ol, girdin hikâyeme;Çok değil evi barkı terkedip sana uyduğum,Ancak sen tazelikte gül yaraşır pencereme;Uykusuz gecelerimde kokusunu bak suya, ordadır güzelliğin, gel beni dinle, günlerimiz heba başımı göğsünde emniyette bileyim;Artık taslarımız ayrı çeşmelerden KİDesem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,Sende tattım yemişlerin ki sen benim için,Hava kadar lazım,Ekmek kadar mübarek,Su gibi aziz bir şeysin;Nimettensin, nimettensin!Desem ki...İnan bana sevgilim inan,Evimde şenliksin, bahçemde bahar;Ve soframda en eski sende yaşıyorum,Sen bende hüküm ben söyleyeyim güzelliğini,Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla sonra bir gün,Şayet sesimi farkedemezsen,Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,Bil ki yine üzülme, müsterih ol;Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,Ve neden sonraTekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,Hatırla ki mahşer günüdürOrtalığa düşmüşüm seni kere sevdaya tutulmaya gör;Ateşlere yandığının dediğin, Mecnun misali kör;Ne bilsin alemde ne bir yana, o hayal bir yana;Bir meşaledir pervaneyim bir ömür döne dolanaAğladığım yer penceresi midir?Bir köşeye mahzun çekilen için,Yemekten içmekten kesilen için,Sensiz uykuyu haram bilen için,Ayrılık ölümün diğer YAŞ ŞİİRİYaş otuz beş! yolun yarısı gibi ortasındayız çağımızdaki cevher,Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,Gözünün yaşına bakmadan kar mı yağdı ne var?Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?Ya gözler altındaki mor halkalar?Neden böyle düşman görünürsünüz,Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?Zamanla nasıl değişiyor insan!Hangi resmime baksam ben o günler, o şevk, o heyecan?Bu güler yüzlü adam ben değilim;Yalandır kaygısız olduğum meyal şeylerden ilk aşkımız;Hatırası bile yabancı beraber başladığımız,Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;Gittikçe artıyor başka rengi de varmış!Geç fark ettim taşın sert insanı boğar, ateş yakarmış!Her doğan günün bir dert olduğunu,İnsan bu yaşa gelince sarı nar kırmızı sonbahar!Her yıl biraz daha dönüp duruyor havada kuşlar?Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?Neylersin ölüm herkesin uyanamadın nerde, nasıl, kaç yaşında?Bir namazlık saltanatın olacak,Taht misali o musalla bundan böyle çılgınlıklara!Sert konuşmaya başladı aynalar,Yetişir koştum aşkın peşi sıra;Bitirdi beni bu içki, bu saklayayım gaflet ettiğimi,Elimle batırmışım gençliğimi;Binip gideceğim en güzel gemi!Aldığını geri vermez sabahçı kahveleri,Cümle eş dost, şair, ressam serseri,Artık cümbüşte yoksam geceleriSanmayın tarafımdan hıyanet ilerliyor... Artık geçti bizden;Kişi ev bark edinmeli vakit gelince biz değil miyiz ölen?Cenazemiz yerde kalmasın dostlar!BİR KAPI AÇIP GİTSEM Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım benBen öyle her insandan, o kadar uzağım benYine bu gözlerimdir okşanacak şey ararYoksa içimde başka bir dünya hasreti varUyanır gibi birden bir korkulu rüyadanO içimden sevdiğim, benim olan dünyadanBir ses bana 'Gel!' dese, ben o sesi işitsemKimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsemCahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı TARANCI Hazırlayan Tuğrul Asi Balkar Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. YAŞAMI YAPITLARI Ömrümde Sükût 1933Otuz Beş Yaş 1946Düşten Güzel 1952Sonrası 1957, ölümünden sonraBütün Şiirleri 1983 Otuz Beş Yaş Şiirleri, 1983, Hazırlayan Asım Bezirci, "Bütün Şiirleri" adıyla önce Varlık Yayınlarından daha sonra Can Yayınlarından çıkarken adı "Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri" diye Safa Hayatı ve Eserleri 1940Ziya'ya Mektuplar 1957, ölümünden sonra ÖDÜLLERİ 1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması CAHİT SITKI TARANCI HAKKINDA KİTAPLAR Şevket Beysanoğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Diyarbakır’ı Tanıtma ve Turizm Derneği Yayını, Ankara, 1969. Selahattin Önerli, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri, Ankara, 1976. Muzaffer Uyguner, Cahit Sıtkı Tarancı Yaşamı-Sanatı-Yapıtlarından Seçmeler, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1992. Ramazan Korkmaz, İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002. Şaban Sağlık, Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikayeleri Üzerine Bir İnceleme, Hece Yayınları, İstanbul, 2003. ŞİİRLERİ Abbas Affet Bizi Lamba Akrostiş Aşk İle Bir Şey Bir Ölünün Ağzından Biz Nerdeyiz Sevgilim? Bugün Cuma Çocukluk Desem ki Değişik Düşten Güzel Gün Eksilmesin Penceremden Hepimize Dair Kar ve Hatıralar Korkunç Güzel Memleket İsterim Misafir Nü Otuz Beş Yaş Şiiri Ölümden Sonra Ömrümde Sükut Şiir ŞİİR ÇEVİRİLERİ Balkon - Charles BAUDELAIRE Fantazya - Gerard De NERVAL Gök Öyle Mavi - Paul VERLAINE Green - Paul VERLAINE Saatlerim - Paul ÉLUARD Seyahate Davet - Charles BAUDELAIRE CAHİT SITKI TARANCI IN ENGLISH I Want A Country - Translated by Bernard LEWIS YAZILAR Kaynak Dergisi'nin Soruşturmasına Yanıt CAHİT SITKI TARANCI HAKKINDA Bir Portre - Cahit Sıtkı TARANCI - Şükran KURDAKUL “İlk şiirlerinde kendi şuuraltını alaca karanlık bir âlem gibi yoklayan Cahit Sıtkı Tarancı’da daha bu devirden itibaren saz ve tekke şairlerinden gelen bir taraf vardır. Genç yaşta ölümüne çok acıdığımız bu şair ikinci devre şiirlerinde CHP Şiir Mükafatını kazanan Otuz Beş Yaş Verlaine’in kıvrak lirizmine varmasa bile, ona çok yakın bir duruşa erer. Tarancı’nın şiiri daha ziyade üstü örtülü bir merhametin ifadesi olan intimisme’in, bir iyileşme sıtmasına benzeyen küçük ihsasların ve saadet hülyalarının şiiridir. Bu intimisme ve ürpermeler ölüm düşüncesile yazdığı şiirlerde bir çeşit büyük ses kazanır, hatta denebilir ki, ilk şiirlerinden biri olan ve halk şiirimizle temastan doğmuş hissini veren Sanatkârın Ölümü manzumesinden beri onun şiiri ölüm aynasında küçük ve dağınık tuşlarla bütün hayatı ve insan kaderini toplar.” Ahmet Hamdi TANPINAR Türk Edebiyatı Tarihi Cilt II, Atilla Özkırımlı, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2004, “Ömrümde Sükût’un ilk şiirlerinden birindedir şu mısra “Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem!” Sık sık bir dua gibi tekrarladığım, en sıkıntılı zamanlarımda Hızır gibi imdadıma yetişen bu kurtarıcı mısradaki üzgün dileği, işte şimdi iki yoldan gerçekleşti Önce başkalarının ancak sonradan duyacakları, görecekleri,yürüyecekleri bir kapı açtı; hayata giden yolları, yaşamanın güzelliğini gösterdi, peşindekileri o yana çağırdı, Otuz Beş Yaş şiirindeki acı, kötümser ama geçici havanın rağmına her doğan günün bir dert değil, hayır, ne olursa olsun bir nimet olduğunu işaret etti. Sonra yadelde kimsecikler duymadan bu sefer, tekneyi sarmış dalgalar arasında, çok eskiden bir ara ümitlerini bağladığı ölümün kapısına yöneldi, bu kapıyı açıp gitti.” Behçet NECATİGİL Türk Edebiyatı Tarihi Cilt II, Atilla Özkırımlı, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2004, “Şiir üzerine düşünen, özellikle Baudelaire’i, Verlaine’i iyi bilen bir şairdi. Hece ölçüsünü yeni uyumlara, Türkçe’nin değişik seslerine açtı. Duraklarla bir konuşma dilini işledi. Serbest ölçüyü biçime, yapıya önem vererek uyguladı.” Memet FUAT Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 1. Cilt, Memet Fuat, Adam Yayınları, İstanbul, 2000, “… Cahit Sıtkı için o yıllarda biçim, ölçünün uyağın sınırlamasıyla vardı. Ondokuzuncu yüzyılın Fransız şiiriyle kişiliğini oluşturmuştu. Aradan birkaç yıl geçince, o da ölçüsüz uyaksız yeni bir anlatımı şiirinde denemek istedi. Ama bu denemeden kazançlı çıktığını da söyleyemem. Diyebilirim ki Cahit Sıtkı ölçüyle uyağın yasağından yararlanarak duygusallığını önleyebilen, ancak bu yasaklarla yoğun dizeye ulaşabilen ozanlardandı. Bu yargıyı bir kınama sözü gibi anlamamak gerektiğini, ozanın kendine özgü bir tutumunu belirtmekten başka bir anlama gelmediğini eklemek isterim. Kendisi de bunu anlamış olmalı ki, bir serüvenlik zamandan sonra, şiirini ölçüyle uyağın sınırlarının ardına çekti. Gerçekten de öyle, Cahit Sıtkı’yı ölçülü uyaklı şiirleriyle düşünmek aradan bunca zaman geçtikten sonra, en özgün, en yoğun, alışılmış duyarlıkların uzağında kalan, güçlükleri yenmeyi en çok denemiş şiirleri hangileridir diye düşünüyorum? Şiirimizden seçmeler yapsaydım ondan hangi şiirleri alırdım? Söyleyeyim Bunlar, Sanatkârın Ölümü, Allahı Ararken, Şubat Günü, Gençlik Böyledir İşte, Serenad, Nedim’e Dair, Mezarlık adlı şiirleri olurdu. … Her ozanın şiirinin kendine özgü nitelikleri vardır. Şimdi Cahit Sıtkı’nın şiirinin niteliklerinden en belirgininin hangisi olduğunu düşünsem ne diyebilirim? Öyle sanıyorum ki, önce, o şiirin doğanın gerçeğiyle uyumlu olduğunu, bu nedenle mantığın düzenini koruduğunu söylemek gerekir. Gerçeğe büyük bir duyarlılıkla öykünür, böyle olduğu için de o okurunu şaşırtmaz. Ahmet Haşim’le başlayan bizim yenilikçi şiirimizde bu türden bir ozan ya yoktur, ya da çok azdır. Ama Batıda da, bizde de, özellikle yenilenme döneminde, şiirin okurunu şaşırtması, sarsması diyelim dilerseniz, ondan beklenen bir nitelik değil midir? Cahit Sıtkı’nın şiirinin gene de şaşırtıcı bir niteliği vardır. Bence o da başarıya ulaştığı şiirlerinde, yukarıda adlarını saydığım, şimdi adlarını anımsayamadığım kimi şiirlerinde erdiği yetkinliktir.” Sabahattin Kudret AKSAL Geçmişle Gelecek, Sabahattin Kudret Aksal, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1978, “Muhit ve Servet-i Fünun dergilerinde 1930 çıkan ilk şiirleri, temiz dili ve yeni buluşlarıyla dönemin edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Belli duyguları hece ölçüsüne bağlı olarak işlediği bu evresinde Ahmet Hamdi, Necip Fazıl etkileri taşırken, giderek XIX. yüzyıl Fransız şairlerinin dünyasına girdi. Özellikle Baudelaire’i, Verlaine’i severek okudu. Kimi şiirlerini dilimize çevirerek onların biçim güzelliği anlayışına yaklaştı. Daha sonra Varlık, İstanbul, Doğuş, Yaratış dergilerinde 1934-45 yayımladığı şiirlerde Garip hareketinin yönelişlerinden esinlendi. Hece ölçüsünde durakları atarak yeni uyumlar arama kaygılarına bağlı eski tekniği değiştirdi; biçimde daha serbest, konularda yaşama, gerçeğe daha açık şiirler yazdı. Her döneminde içten, Türkçe’nin olanaklarını kullanmada başarılı, şairane’ye kaçma eğilimini yendiği zaman etkili şiirleriyle kendisinden sonra yetişen kuşaklara yeni söyleyiş ufukları açan bir kimlik kazandı.” Şükran KURDAKUL Şairler ve Yazarlar Sözlüğü, Şükran Kurdakul, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1999,
Cahit Sıtkı TARANCI Kar ve Hatıralar ŞİİR SÖZLERİ Kar yağıyor, yine kar, yine kar, yine mahşer gibi kar. Sanki güller içinde gülen taze kadınlar, Bana beyaz buseler, beyaz buseler yollar; Sanki güller içinde gülen taze kadınlar. Bir rüya görür gibi gözümde sevinçler var. Beyaz bir sükût işte kar yağıyor, kar, kar, kar; Sanırım ki uçuyor gözümde hatıralar. Beyaz bir sükût işte kar yağıyor, kar, kar, kar... Cahit Sıtkı TARANCI
Bugün hava güzel, Bugün içim içime sığmıyor. Annemden mektup aldım, Memlekette gibiyim. Allaha çok şükür karnım tok; Elimi uzatsam kahve… Öldük, ölümden bir şeyler umarak. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü. Nasıl hatırlamazsın o türküyü,……………….. Bilirim ne yapsam hata, Yanlış attığım her adım; Ellerim elma dalında; Âdem’le Havva ne birdir ne iki; Günahım başımdan… Gündüze alışan renkler, Her gece perişan renkler. Eşyada bakış mısınız, Zamanda akış m……………….. Karanlığa sevgiyle baktığım gece gördüm Hala o güven sevinciyle uçmakta gönlüm Sür……………….. Kimi insan derbeder Ömrünü heba edip gider Kimisi maişet derdine düşmüş Rahatta……………….. Can yoldaşın olmazsa olmasın Yalnızım diye hayıflanmayasın Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi Bir anne şefkati……………….. Geceyle bir durgunluk oldu suda Balıklar yosunlar gibi uykuda Dallarda rüzgar hışırtısı dindi ……………….. Ne bileyim ben Kimdi Amerika’yı keşfeden Ne eder beş kere beş Güneyden mi kuzeyden mi doğardı ……………….. Sen her gün başka bir güzel olsan Ben her gün başka bir aşık Her göz göze……………….. İlk günden alıştığımız emektar aydınlık, Anne yüzünde, dost yüzünde, evlat yüzünde; Her sabah başlayan şeye doymadık, Düşümüz gerçeğimiz ne va……………….. Ne bir kelime konuştuk, Ne işaret çektik birbirimize, Fakat gerçektir seviş……………….. Böyle mi gelecektin Eylûl? Farkında mısın, Ne başka bir sonbahara verdin bahçemizi. Neler savrulmadı ……………….. Nereye böyle bulut abla? Az bekle, beraber gideriz; Ben buralı durursun ağaç ka……………….. Gün bitti; Akşam serinliğiyle başlıyor memleketim. Doğduğum köy göründü; Sakin yıldızlariyle gittikçe yakınl……………….. Uçtu uçtu leylek uçtu Uçtu uçtu masa uçtu ……………….. Bahçem ağaçlardan, çiçeklerdendir. Evim taştan yapılmış. Annem kardeşim gibi severim Ağaçları, taş……………….. Bir kadın göğsü, Başlarsa konuşmaya, En güzel deniz olur; E……………….. Vaktiyle gölgesinde dinlendiğimiz çınar, Eski mahalle, vakıf çeşme, bakımsız……………….. Değil kardeşim değil, dal yeşil gök mavi değil Bilsen ben hangi alemdeyim sen hangi al………………..
cahit sıtkı tarancı kar şiiri