Maive Siyah. Eserin Adı : Mai ve Siyah. Yazarı : Halit Ziya UŞAKLIGİL. Yayınevi : İstanbul, İnkılap ve Aka Yayınevi. Baskı Tarihi : 1977. 1-) Kitabın Konusu: Roman türünün edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olan Mai ve Siyah’ta yazar yaşanılan bir dönemin sosyo kültürel durumunu gözler önüne sermiştir. Tamamına Hap Kitap uygulamasından ulaşabileceğiniz kitabın özet ve ses kayıtlarına dair bilgilendirme içeriğini istifadelerinize sunuyoruz. Servet-i Fünun Edebiyatı'nın önemli isimlerinden biri olan Halid Ziya Uşaklıgil'in bu eseri ilk olarak dönemin koşulları gereği 1896 yılında Kitabın Adı: Mai Ve Siyah. Kitabın Yazarı: Halid Ziya Uşahlıgil. Kitabın Yazılma Yılı: 1889. Kitabın Yayınevi: Özgür Yayınları. Kitabın Basım Yılı: İstanbul, 2012, 16. Basım. Sayfa Sayısı: 900. Kitabın Özeti: Mir’-at-ı Şuun gazetesinin 10. yılı için yazı kuruluna verilen şölene, gazete yazarı yedi arkadaş HALİT ZİYA UŞAKLIGİL – MAİ ve SİYAH KİTABIN ADI :MAİ ve SİYAH KİTABIN YAZARI : HALİT ZİYA UŞAKLIGİL YAYINEVİ :İNKILAP VE AKA KİTABEVLERİ BASIMYILI :1980 1.KİTABIN KONUSU: Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi. 2.KİTABIN ÖZETİ: Maive Siyah (1897) – Halit Ziya Uşaklıgil. Mai ve Siyah, Batı roman tekniklerine uygun ilk modern Türk romanıdır. Yapıtta roman kahramanı Ahmet Cemil’in kişiliğinde Servet-i Fünun dönemi sanat edebiyat ve basın hayatında yok olup giden sanatçılar anlatılmaktadır. Roman, Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiştir. zFUw. Eğitim Öğretim İle İlgili Tüm Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri MAİ VE SİYAH 3 ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ Kitabın Yazarı Halit Ziya Uşaklıgil Romanın Konusu, Açıklaması Türk romanının önemli eserlerinden biridir. Bir nesil romanıdır. Tanzimat sonrası Türk edebiyatının önemli dönemlerinden olan Servet-i Fünun neslinin edebiyat anlayışını, hayata bakışını ortaya koyan bir eserdir. Roman, hayalleri temsil eden “mavi” ile başlar, gerçekleri temsil eden “siyah” ile biter. Yazar bu şekilde, hayatın gerçeklerinin hayallere üstün geleceğini ifade eder. Romanın Kahramanları, Kişileri, Şahıs Kadrosu Ahmet Cemil Yirmi yaşlarında, mülkiyeyi yeni bitirmiş, hayata dair umutları olan biridir. En büyük hayali, çok meşhur bir şair olmaktır. Ancak hayat karşısında pasiftir. Gerek hayalleriyle, gerekse dünyaya bakışıyla Servet-i Fünun neslinin prototipidir. Hüseyin Nazmi Ahmet Cemil’in en yakın arkadaşıdır. Ahmet Cemil’le beraber edebiyat sohbetleri yapar. Ahmet Cemil gibi hayalci olmadığından dolayı, hayat karşısında yenilmez. Lamia Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşidir. Servet – i Fünun edebiyatının ideal kadın tiplerindendir. Sanattan anlayan, piyona çalabilen bir kızdır. İkbal Ahmet Cemil’in kız kardeşidir. Ahmet Cemil’in üç büyük hayalinden biri İkbal’e mutlu bir evlilik yaptırtmaktır. Romanın talihsiz kahramanlarındandır. Yaptığı evlilik ölümüne sebep olur. Romanın Özeti Roman, Taksim Tepebaşı’nda yenilen bir yemekle başlar. Mirat-ı Şuun gazetesinin yazarları yemekli bir toplantı yapmaktadırlar. Roman başladığında yemek bitmiştir. Herkesin canı sıkılmaktadır. Ahmet Cemil de yemeğe katılanlar arasındadır. Ahmet Cemil’in de canı sıkılınca bahçeye çıkar ve mavi bir atmosferde hayaller kurmaya başlar. Böylece roman “mavi”yle yani hayallerle başlamış olur. Ahmet Cemil’in üç hayali vardır Çok meşhur bir şair olmak, kız kardeşi İkbal’i mutlu olabileceği birisiyle evlendirebilmek ve sevdiği kızla evlenmek. Roman, Ahmet Cemil’in bu hayallerinin ne şekilde sonuçlandığı konusunu ele alır. Tepebaşı’nda Ahmet Cemil’in hayallere dalmasından sonra, çocukluk yıllarına gidilir. Ahmet Cemil, okulda çok başarılı bir çocuktur. Mutlu bir ailesi vardır. Orta öğreniminin ardından mülkiyeye siyasal bilimler girer. Ancak burada okurken babasının ölmesi Ahmet Cemil’i sarsar. Ahmet Cemil, ailesinin geçimini sağlamak için idealinin dışında işler yapmak zorunda kalır. Yabancı dil bildiği için yayınevlerine basit macera romanları çevirir. Kendisi edebî değerleri yüksek eserler çevirmek istemesine rağmen, yayınevleri basit eserler çevirmesini tercih etmektedir. Diğer yandan da sengin çocuklarına özel ders verir. Buralardan elde ettiği gelirlerle ailesini kırk kanaat geçindirir. Bu zorluklara rağmen onurunu korumaya, temiz giyinmeye önem verir. Bu zorluklar karşısında, Ahmet Cemil, hayallerine bağlanır. Eserine çok güvendiği için başka bir işte de çalışmayan Ahmet Cemil arkadaşlarının tavsiyesiyle Mirat-ı Şuun gazetesinde çalışmaya başlar. Tepebaşı Bahçesi Servet-, Fünun dönemi aydınlarının sevdiği mekanlardan biridir. Ahmet Cemil de bu bahçeye giderek arkadaşı Hüseyin Nazmi’yle beraber şiir okuyup edebiyat üzerine sohbet etmektedir. Hüseyin Nazmi’nin Lamia adlı bir kız kardeşi vardır. Lamia zengin, mutlu ve Batılı tarzda eğitim almış kültürlü bir kızdır. Ahmet Cemil, Lamia’ya aşıktır. Lamia’yla evlenip mutlu bir yuva kurmak onun en büyük hayallerinden biridir. Ahmet Cemil, hayatın zorluklarıyla mücadele etmenin yanında eski edebiyat taraftarlarını temsil eden Raci ile edebiyatla ilgili tartışmalar yapar. Raci, ailesine bakmayan, küçük çocuğunu çalıştırıp kendisi eğlence alemlerinde vakit geçiren bir şairdir. Ahmet Cemil’in yazdığı şiirlerin eski edebiyat tarzında yazılan şiirler olduğunu iddia eder. Ahmet Cemil’i kötülemek için her yola başvurur; ama başarılı olamaz. Ahmet Cemil’in bütün bu hayalci kişiliğine karşılık hayatın gerçekleri acıdır. Kısa zaman sonra Ahmet Cemil’in hayalleri bir bir sarsılmaya ve yıkılmaya başlar. Mirat-ı Şuun gazetesinin sahibinin oğlu Vehbi Efendi’nin, kız kardeşi İkbal ile evlenmesi, Ahmet Cemil’in hayallerine ilk sebeptir. Ahmet Cemil ilk başta kız kardeşinin Vehbi Efendi ile bilgi mutlu olacağını düşünür. Ancak Vehbi Efendi kötü bir kişidir. İkbal’i devamlı dövmekte, ona kötü davranmaktadır. Vehbi Efendi, babasının ölümünden sonra gazetenin idaresini eline aldığından dolayı Ahmet Cemil’i gazeteden kovar. Bütün bunlara katlanmaya çalışan Ahmet Cemil, İkbal’e kötü davranıldığını, döve döve çocuğunun bile düşürtüldüğünü öğrenince kız kardeşini kocasından ayırarak yanına alır. Ancak İkbal gördüğü zulümlerden dolayı uzun süre yaşayamaz ve ölür. İkbal’in ölümü Ahmet Cemil’i çok üzer. Böylece Ahmet Cemil’in üç hayalinden biri yıkılmış olur. İkbal’in ölümünün hüznünü tam atlatamamış olan Ahmet Cemil, aldığı başka bir haberle ikinci hayalini de kaybeder. Arkadaşı Hüseyin Nazmi, Avrupa’da bir görev almıştır. Ahmet Cemil de arkadaşını tebrik etmeye gider. Hüseyin Nazmi’nin evine gidince, Hüseyin Nazmi, kız kardeşi Lamia’nın bir subayla nişanlandığını söylemiştir. Bu haber, Ahmet Cemil’in ikinci hayalinin de yıkımı anlamına gelir. Romanın başında mavi hülyalar içinde geleceğe umutla bakan Ahmet Cemil, yaşadıklarından sonra, büyük bir karamsarlığa kapılır. Mavi hayallerin yerini siyah gerçekler almaya başlar. Ümitsizlik içinde yaşarken üçüncü hayali olan eserinin onu hayata bağlayıp bağlayamayacağını düşünür. Ancak bu eserin de kendine bir fayda getiremeyeceğine inanır. Yıllardır yazdığı ve büyük hayaller beslediği eserini ocağa atıp yakarak üçüncü hayalini de yıkar. Eserin yakılmasıyla beraber Ahmet Cemil’in hayatında mavi adına hiçbir şey kalmamıştır. Her şey siyahtır. Nitekim romanın sonunda, siyah bir gecede bir vapura binerek İstanbul’dan uzaklaşır. Uzak bir yerde aldığı kaymakamlık görevine gider. Romanın Ana Fikri Eserin tema için karamsarlık, ayrılık, aşk, pişmanlık diye tek bir şey söylemek mümkün değildir. Bunun içindir ki bunların hepsini içine alan kader belki de bu eserin teması olabilir. Mai ve Siyah bize İstanbul’daki sanat ve edebiyat çevrelerini yansıtan başarılı romanlardan biridir. Romanın kahramanları olan A. Cemil’in basın ve yayın hayatının merkezi olan çevrelerle ilişkisi bize dönemindeki edebiyat ve kültür hareketlerini yansıtmıştır. Mai ve Siyah bu bakımdan Servet-i Funun edebiyat akımının romanı sayılır. Romanın Hakkında Kişisel Görüş Eser, dili ağır olduğu için pek anlaşılmamakta, devamlı dipnotlara bakma ihtiyacı hissedilmektedir. Buna rağmen olayların anlatılışı akıcı bir dille ifade edilmektedir. Hayat şartlarının zor olduğu bir dönemde yazılan eser, insanın maddi durumunun hayatını nasıl etkilediği açık bir şekilde ortaya konmuştur “ROMAN ÖZETLERİ ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYIN>>TIKLAYIN>>TIKLAYINYorumu valla site süper bir sürü site araştırdım bu site kadar bilgilisi yoktu sayenizde yüksek not aldım çokkk teşekkürler ->Yazan kevser 9. **Yorum** ->Yorumu şahane bir site burayı sevdimm ->Yazan Buse. Er 8. **Yorum** ->Yorumu SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM... ->Yazan sıla 7. **Yorum** ->Yorumu valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden mugladan sevgiler.... ->Yazan kara48500.. 6. **Yorum** ->Yorumu çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim. ->Yazan Tuncay. 5. **Yorum** ->Yorumu ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. ->Yazan efe . 4. **Yorum** ->Yorumu ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun ->Yazan rabia.. 3. **Yorum** ->Yorumu Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim ->Yazan pınar.. 2. **Yorum** ->Yorumu çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor ->Yazan ESRA.. 1. **Yorum** ->Yorumu Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. ->Yazan Hasan Öğüt. >>>YORUM YAZ<<< Adınız Yorumunuz Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçinve delete tuşuna basın... E MailZorunlu Değil Eserin Adı Mai ve Siyah Yazarı Halit Ziya UŞAKLIGİL Yayınevi İstanbul, İnkılap ve Aka Yayınevi Baskı Tarihi 1977 1- Kitabın Konusu Roman türünün edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olan Mai ve Siyah’ta yazar yaşanılan bir dönemin sosyo kültürel durumunu gözler önüne sermiştir. Yazar romanda okuyucuya dönemin yaşantısını bakış açısından vermeye çalışmıştır. Bu bakış açısında kendi içinde bir objektiflik ve realistlik göze çarpar. Mai ve Siyah dönemin bütün toplumsal sorunlarını gündeme getiren bir roman olmuştur. Yazar dönemindeki bir takım sorunları kahramanları vasıtasıyla okuyuculara açıklamıştır. Mai ve Siyah Romanının Geniş Özeti ve Ayrıntılı Tahlili Yazar bu romanda neslinin şair idealini ele alır, o zamanki sanat ve basın dünyasını yer yer çok gerçekçi çizgilerle tasvir eder. Bu tasvirlerde insanların duyguları çok güzel işlenmiştir. Eser aşırı duygusal ve romantik bir romandır. 2- Eserin Ana Fikri Eserin tema için karamsarlık, ayrılık, aşk, pişmanlık diye tek bir şey söylemek mümkün değildir. Bunun içindir ki bunların hepsini içine alan kader belki de bu eserin teması olabilir. Mai ve Siyah bize İstanbul’daki sanat ve edebiyat çevrelerini yansıtan başarılı romanlardan biridir. Romanın kahramanları olan A. Cemil’in basın ve yayın hayatının merkezi olan çevrelerle ilişkisi bize dönemindeki edebiyat ve kültür hareketlerini ve Siyah bu bakımdan Servet-i Funun edebiyat akımının romanı sayılır. 3- Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirilmesi Ahmet Cemil Romanın baş onun etrafında koparan, aklına koyduğunu yapan,yeni edebiyat anlayışını temsil eden bir kişiliktir. RaciAhmet Cemil’in karşısında olan yani eski edebiyat anlayışını temsil eden,onunla zıt fikirlere sahip,onu çekemeyen ve onun yolunu kesmeye çalışan birisidir. İkbal Ahmet Cemil’in hayatını adadığı sevgili kızkardeşi, iyi kalpli, masum, güzel hayattan çok acı çekmiş, bahtı kara birisidir. Vehbi Bey İkbal’in kocasıdır. Kaba, bencil, boyuna içen, küstah, karısına kötü davranan, onun ölümüne sebep olan alçak bir heriftir. Lamia Ahmet Cemil’in çocukluktan kalma en büyük aşkıdır. Ahmet Cemil’in evlenmek istediği, sevdiği, hayatındaki ideal kadın. Hüseyin Nazmi Lamia’nın abisi ve Ahmet Cemil’in yakın arkadaşı. Ahmet Cemil ile edebiyat tartışmalarına giren, onu kabullenen ve destekleyen birisidir. 4- Yazarın Hayatı Halit Ziya UŞAKLIGİL Türk yazarı. İstanbul’da doğdu. Mercan Mahalle Mektebi’nden sonra Fatih Askeri rüştüyesine devam etti. Ailece İzmir’e taşındıklarında öğrenimine İzmir rüştiyesine devam etti. Mekhitarist okulunda Fransızca eğitimi arkadaşı ile 1884’te Nevruz dergisi, iki yıl sonra Hikmet gazetesini çıkardı. 1893’te İstanbul’a gelerek Reji idaresinde başkatiplik görevine başladı. 1896’da Edebiyatı Cedide topluluğuna sonra Darülfünunda Batı Edebiyatı dersleri Darülfünunda müderris tarafından 1913’te Fransa’ya , 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetten sonra Yeşilköy’deki köşküne çekilerek gazetelerde yazmaya devam etti. Halit Ziya yazı hayatına, her konuda yazı ve tercümelerle girdi. Yazdığı şiirler Muallim Naci tarafından ağır bir dille yerilince mensur şiire sonra yazmaya başladığı ilk romanları, Tanzimat romanının devamıdır. Bunlarda basit şemalarda duygusal aşk hikayeleri anlatılır. 1896’da Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra Fransız romanlarını, özellikle teknik yapılarını ve anlatım ilkelerini incelemeye başladı. O yıllarda sürekli okuduğu yazarlar Balzac ve Paul Bourget’tir. Halit Ziya romanlarında, yaşadığı dönemin toplumsal şartları ve yetiştiği çevrenin özelliklerini dolayısıyla, genellikle varlıklı kişilerin hayatını ve meselelerini konu edindi. Kendi hayatına benzeyen hayatları tasvir etti; romanlarındaki kişiler, olayların oluşumu, Halit Ziya’nın iyi bildiği çevrelerden seçilmiştir. Roman kişileri tenkitçi bir tavırla ortaya koyan Halit Ziya, hikaye kişilerine daha çok şefkatle, acıyarak bakar; bunlar iyi yürekli, fedakar ve namuslu hikayelerde yazar, romanlarında olduğu gibi, küçük gözlemlerini değerlendirir. Halit Ziya, ilk romanlarından beri aradığı anlatıma, Edebiyatı Cedide döneminde ulaştı. Eserleri Roman Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar. Uzun Hikayeler Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası. Oyun Kabus1918, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. Hatıraları Kırk Yıl, Saray ve Ötesi,Bir Acı Hikaye… Servet-i Fünun devrinde, Tanzimat ile başlayan yeni nesir gelişerek olgunlaşmış ve bu devirde bugün klasik olarak değerlendirebileceğimiz güzel örnekler meydana getirilmiştir. Servet-i Fünun romancıları, Namık Kemal’in açtığı “sanatkarane roman” tarzını geliştirerek modern Batı seviyesine yükseltir. Servet-i Fünuncular yazdıkları hikaye ve romanlarda tasvir ve tahlil için önemli bir yer ayırmışlardır. Ayrıca bu hikaye ve romanlarda ilk defa kadın erkekle bir seviyede görülmüştür. Mai ve Siyah’ta belirtilen özellikler ustaca kullanılmıştır. Roman ve hikaye tekniğindeki aksaklıklar bu dönemde ortadan kalkmış, yazarlar anlattıkları olayda aradan çekilmişlerdir. Servet-i Fünun edebiyatının roman ve hikayede en güçlü ismi Halit Ziya’dır. Türk nesrinin gelişmesinde önemli etkide bulunmuştur. Halit Ziya’ya göre güçlü bir Türk nesir üslubunun oluşması için eski nesir yanlışlıklarından uzaklaşılarak, Fransız nesir üslubunun teknik özellikleri benimsenmelidir. Bu yüzden romanlarında sıfat tamlamaları ve benzetmelerde süslü cümleler yer alır. Halit Ziya’nın romanlarındaki türler genelde yerleşmiş ve çevresinden sağlanmıştır. Sağlam bir tekniğe sahiptir. Bu romanlarında göze çarpmaktadır. Romanlarında yaşadığı dönemin etkisi görülür. Özellikle Fransız realist ve naturalistlerin tesirinde kalmıştır. Bunda aldığı eğitimin payı büyüktür. Batılaşma üzerinde durur. Genellikle realist ve psikolojik eserler vermiştir. Roman konuları genellikle aydın çevreler, hikaye konularını ise halk tabakasından seçmiştir. Kahramanlarını yaşadığı çevreden seçmiştir. Yazar genellikle belli bir kesimi ele alır ve o cemiyetin hastalıklı tiplerini işler. Bunlar “ev içi” romanlarıdır. 5- Kitabın Özeti çok doğru, iyi kalpli bir avukatın oğludur. Annesi ise erdemli bir kadındır. Öğrenimine resmi okullarda başlar. Öğrenimi sırasında babası vefat eder. Okulu bitirir bitirmez kız kardeşine ve annesine bakmak zorunda kalır. Fakat elinden fazla bir iş gelmemektedir. Yabancı dil bildiği için sadece evlerde ders vermektedir. Bir de şiir yazmaktan başka bir becerisi yoktur. Ders verdiği öğrencilerin yaptığı şımarıklıklar onu bezdirmiş ve bu işi bırakmasına sebep olmuştur. Daha sonra gecesini gündüzüne katarak Fransızca kitap tercümesi yapmış fakat emeğinin karşılığını alamamıştır. Gittikçe umutsuzluğa kapılmıştır. Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yla evlenecek midir? Edebiyatımıza yeni bir yön verebilecek midir? En sonunda Mirat-i Suun adlı gazetede iş bulur ve gazetede tercümeler yapmaya başlar. Hayatı az çok düzene girmeye başlar. Hatta gazete sahibinin oğlu Vehbi Efendi, kız kardeşi İkbal ile evlenir. O zaman Süleymaniye’de eski bir evde oturan kız kardeşini bahtiyar görmek hevesiyle, güzel bir düğün yapar. Ama bu evlilik, o zamanın evlenme şartları yüzünden başarılı olmaz. Evlenenler daha önceden birbirlerini tanımadıkları için, bağdaşamazlar. Vehbi Efendi gayet kaba, boyuna içen, küstah bir kimsedir. Bir gece Vehbi Efendi hamile olan İkbal’i öyle hırpalar, öyle bir tekme atar ki, zavallı kadın çocuğunu düşürür. çıldırmış gibidir, onu Ali Şekip zor zaptetmektedir. Kız kardeşini ölümden kurtarması lazımdır. Aldığı bütün tedbirlere karşı İkbal’ı ölümün pençesinden kurtaramaz. Hüseyin Nazmi uzakça bir vazifeyle dışişlerine tayin bir gün onu ziyarete aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Nazmi ,sevineceğini zannederek başka bir haber daha verir,Lamia’yı kızı ailesinin ısrarıyla evlenmeyi kabul etmiştir diye an sevgisini itiraf etmeyi düşünür fakat bir yuva kuramayacağını anlayınca vazgeçer. Bütün umutları,gelecekle ilgili planları bir bir ne ömrünü koyduğu şiirleri mi?Bir an bile durmadan onları da ocağa atıp gözlerinde yaşlarla eserin zaten bir anlamı kalmamıştır. Madem ki Hüseyin Nazmi gidiyor,o da da bir vazife alıp gidecektir . Kararını yerine anasını alarak bir vapura biner . Gece karanlığında, son defa İstanbul’u bütün ışıklar ona elmas gibi görünüyordu fakat şimdi her yer simsiyahtır. 6-Kitap Hakkında Şahsi Görüşler Kitabın edebi türü Türk nesir üslubunun gelişmesine yardımcı başlayan edebiyat akımına bir renk katmıştır. İçerik bakımından konu ince ayrıntılarla işlenmiştir. Akıcı şiirsel bir dille yazıldığı için okuyucuyu sıkmayıp konuya daha çabuk adapte olmasını sağlamaktadır. Eserin Adı Mai ve SiyahYazarı Halit Ziya UŞAKLIGİLYayınevi İstanbul, İnkılap ve Aka Yayınevi Baskı Tarihi 19771- Kitabın KonusuRoman türünün edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olan Mai ve Siyah’ta yazar yaşanılan bir dönemin sosyo kültürel durumunu gözler önüne sermiştir. Yazar romanda okuyucuya dönemin yaşantısını bakış açısından vermeye çalışmıştır. Bu bakış açısında kendi içinde bir objektiflik ve realistlik göze çarpar. Mai ve Siyah dönemin bütün toplumsal sorunlarını gündeme getiren bir roman olmuştur. Yazar dönemindeki bir takım sorunları kahramanları vasıtasıyla okuyuculara açıklamıştır. Yazar bu romanda neslinin şair idealini ele alır, o zamanki sanat ve basın dünyasını yer yer çok gerçekçi çizgilerle tasvir eder. Bu tasvirlerde insanların duyguları çok güzel işlenmiştir. Eser aşırı duygusal ve romantik bir Eserin Ana Fikri Eserin tema için karamsarlık, ayrılık, aşk, pişmanlık diye tek bir şey söylemek mümkün değildir. Bunun içindir ki bunların hepsini içine alan kader belki de bu eserin teması olabilir. Mai ve Siyah bize İstanbul’daki sanat ve edebiyat çevrelerini yansıtan başarılı romanlardan biridir. Romanın kahramanları olan A. Cemil’in basın ve yayın hayatının merkezi olan çevrelerle ilişkisi bize dönemindeki edebiyat ve kültür hareketlerini ve Siyah bu bakımdan Servet-i Funun edebiyat akımının romanı sayılır. 3- Kitaptaki Olayların ve Şhısların Değerlendirilmesi Ahmet Cemil Romanın baş onun etrafında koparan, aklına koyduğunu yapan,yeni edebiyat anlayışını temsil eden bir kişiliktir. RaciAhmet Cemil’in karşısında olan yani eski edebiyat anlayışını temsil eden,onunla zıt fikirlere sahip,onu çekemeyen ve onun yolunu kesmeye çalışan birisidir. İkbal Ahmet Cemil’in hayatını adadığı sevgili kızkardeşi, iyi kalpli, masum, güzel hayattan çok acı çekmiş, bahtı kara birisidir. Vehbi Bey İkbal’in kocasıdır. Kaba, bencil, boyuna içen, küstah, karısına kötü davranan, onun ölümüne sebep olan alçak bir heriftir. Lamia Ahmet Cemil’in çocukluktan kalma en büyük aşkıdır. Ahmet Cemil’in evlenmek istediği, sevdiği, hayatındaki ideal kadın. Hüseyin Nazmi Lamia’nın abisi ve Ahmet Cemil’in yakın arkadaşı. Ahmet Cemil ile edebiyat tartışmalarına giren, onu kabullenen ve destekleyen Hayatı Halit Ziya UŞAKLIGİL Türk yazarı. İstanbul’da doğdu. Mercan Mahalle Mektebi’nden sonra Fatih Askeri rüştüyesine devam etti. Ailece İzmir’e taşındıklarında öğrenimine İzmir rüştiyesine devam etti. Mekhitarist okulunda Fransızca eğitimi arkadaşı ile 1884’te Nevruz dergisi, iki yıl sonra Hikmet gazetesini çıkardı. 1893’te İstanbul’a gelerek Reji idaresinde başkatiplik görevine başladı. 1896’da Edebiyatı Cedide topluluğuna sonra Darülfünunda Batı Edebiyatı dersleri Darülfünunda müderris tarafından 1913’te Fransa’ya , 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetten sonra Yeşilköy’deki köşküne çekilerek gazetelerde yazmaya devam etti. Halit Ziya yazı hayatına, her konuda yazı ve tercümelerle girdi. Yazdığı şiirler Muallim Naci tarafından ağır bir dille yerilince mensur şiire sonra yazmaya başladığı ilk romanları, Tanzimat romanının devamıdır. Bunlarda basit şemalarda duygusal aşk hikayeleri anlatılır. 1896’da Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra Fransız romanlarını, özellikle teknik yapılarını ve anlatım ilkelerini incelemeye başladı. O yıllarda sürekli okuduğu yazarlar Balzac ve Paul Bourget’tir. Halit Ziya romanlarında, yaşadığı dönemin toplumsal şartları ve yetiştiği çevrenin özelliklerini dolayısıyla, genellikle varlıklı kişilerin hayatını ve meselelerini konu edindi. Kendi hayatına benzeyen hayatları tasvir etti; romanlarındaki kişiler, olayların oluşumu, Halit Ziya’nın iyi bildiği çevrelerden seçilmiştir. Roman kişileri tenkitçi bir tavırla ortaya koyan Halit Ziya, hikaye kişilerine daha çok şefkatle, acıyarak bakar; bunlar iyi yürekli, fedakar ve namuslu hikayelerde yazar, romanlarında olduğu gibi, küçük gözlemlerini değerlendirir. Halit Ziya, ilk romanlarından beri aradığı anlatıma, Edebiyatı Cedide döneminde Roman Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar. Uzun Hikayeler Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası. Oyun Kabus1918, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. Hatıraları Kırk Yıl, Saray ve Ötesi,Bir Acı Hikaye...Servet-i Fünun devrinde, Tanzimat ile başlayan yeni nesir gelişerek olgunlaşmış ve bu devirde bugün klasik olarak değerlendirebileceğimiz güzel örnekler meydana getirilmiştir. Servet-i Fünun romancıları, Namık Kemal’in açtığı “sanatkarane roman” tarzını geliştirerek modern Batı seviyesine yükseltir. Servet-i Fünuncular yazdıkları hikaye ve romanlarda tasvir ve tahlil için önemli bir yer ayırmışlardır. Ayrıca bu hikaye ve romanlarda ilk defa kadın erkekle bir seviyede görülmüştür. Mai ve Siyah’ta belirtilen özellikler ustaca ve hikaye tekniğindeki aksaklıklar bu dönemde ortadan kalkmış, yazarlar anlattıkları olayda aradan Fünun edebiyatının roman ve hikayede en güçlü ismi Halit Ziya’dır. Türk nesrinin gelişmesinde önemli etkide bulunmuştur. Halit Ziya’ya göre güçlü bir Türk nesir üslubunun oluşması için eski nesir yanlışlıklarından uzaklaşılarak, Fransız nesir üslubunun teknik özellikleri benimsenmelidir. Bu yüzden romanlarında sıfat tamlamaları ve benzetmelerde süslü cümleler yer Ziya’nın romanlarındaki türler genelde yerleşmiş ve çevresinden sağlanmıştır. Sağlam bir tekniğe sahiptir. Bu romanlarında göze çarpmaktadır. Romanlarında yaşadığı dönemin etkisi görülür. Özellikle Fransız realist ve naturalistlerin tesirinde kalmıştır. Bunda aldığı eğitimin payı büyüktür. Batılaşma üzerinde durur. Genellikle realist ve psikolojik eserler vermiştir. Roman konuları genellikle aydın çevreler, hikaye konularını ise halk tabakasından seçmiştir. Kahramanlarını yaşadığı çevreden seçmiştir. Yazar genellikle belli bir kesimi ele alır ve o cemiyetin hastalıklı tiplerini işler. Bunlar “ev içi” Kitabın Özeti çok doğru, iyi kalpli bir avukatın oğludur. Annesi ise erdemli bir kadındır. Öğrenimine resmi okullarda başlar. Öğrenimi sırasında babası vefat eder. Okulu bitirir bitirmez kız kardeşine ve annesine bakmak zorunda kalır. Fakat elinden fazla bir iş gelmemektedir. Yabancı dil bildiği için sadece evlerde ders vermektedir. Bir de şiir yazmaktan başka bir becerisi yoktur. Ders verdiği öğrencilerin yaptığı şımarıklıklar onu bezdirmiş ve bu işi bırakmasına sebep olmuştur. Daha sonra gecesini gündüzüne katarak Fransızca kitap tercümesi yapmış fakat emeğinin karşılığını alamamıştır. Gittikçe umutsuzluğa kapılmıştır. Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yla evlenecek midir? Edebiyatımıza yeni bir yön verebilecek midir? En sonunda Mirat-i Suun adlı gazetede iş bulur ve gazetede tercümeler yapmaya başlar. Hayatı az çok düzene girmeye başlar. Hatta gazete sahibinin oğlu Vehbi Efendi, kız kardeşi İkbal ile evlenir. O zaman Süleymaniye’de eski bir evde oturan kız kardeşini bahtiyar görmek hevesiyle, güzel bir düğün yapar. Ama bu evlilik, o zamanın evlenme şartları yüzünden başarılı olmaz. Evlenenler daha önceden birbirlerini tanımadıkları için, bağdaşamazlar. Vehbi Efendi gayet kaba, boyuna içen, küstah bir kimsedir. Bir gece Vehbi Efendi hamile olan İkbal’i öyle hırpalar, öyle bir tekme atar ki, zavallı kadın çocuğunu düşürür. çıldırmış gibidir, onu Ali Şekip zor zaptetmektedir. Kız kardeşini ölümden kurtarması lazımdır. Aldığı bütün tedbirlere karşı İkbal’ı ölümün pençesinden kurtaramaz. Hüseyin Nazmi uzakça bir vazifeyle dışişlerine tayin bir gün onu ziyarete aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Nazmi ,sevineceğini zannederek başka bir haber daha verir,Lamia’yı kızı ailesinin ısrarıyla evlenmeyi kabul etmiştir diye an sevgisini itiraf etmeyi düşünür fakat bir yuva kuramayacağını anlayınca vazgeçer. Bütün umutları,gelecekle ilgili planları bir bir ne ömrünü koyduğu şiirleri mi?Bir an bile durmadan onları da ocağa atıp gözlerinde yaşlarla eserin zaten bir anlamı kalmamıştır. Madem ki Hüseyin Nazmi gidiyor,o da da bir vazife alıp gidecektir . Kararını yerine anasını alarak bir vapura biner . Gece karanlığında, son defa İstanbul’u bütün ışıklar ona elmas gibi görünüyordu fakat şimdi her yer Hakkında Şahsi Görüşler Kitabın edebi türü Türk nesir üslubunun gelişmesine yardımcı başlayan edebiyat akımına bir renk katmıştır. İçerik bakımından konu ince ayrıntılarla işlenmiştir. Akıcı şiirsel bir dille yazıldığı için okuyucuyu sıkmayıp konuya daha çabuk adapte olmasını sağlamaktadır. İçindekiler1 Mai ve Siyah Özet2 Mai ve Siyah Eseri İncelemesi3 Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah Hakkındaki GörüşleriMai ve Siyah eserinin yazarı Halit Ziya UşaklıgilMai ve Siyah eserinin türü RomanMai ve Siyah eserinin karakterleri Ahmet Cemil Romanın başkahramanıdır. Yirmili yaşlarda duygusal, genç bir şairdir. Lamia Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi, Ahmet Cemil’in aşık olduğu kızdır. Hüseyin Nazmi Ahmet Cemil’in en yakın arkadaşıdır. İkbal Ahmet Cemil’in kız kardeşidir. Raci Mir’at-ı Şuun gazetesinin yazarlarındandır. Eski edebiyat taraftarı, yeni edebiyat karşıtı biridir. Vehbi İkbal’in eşidir, Mir’at-ı Şuun gazetesinin sahibi Tevfik Efendi’nin oğludur. Ahmet Şekip, Ahmet Şevki, Hüseyin Baha, Sait, Saip romanın diğer kişileridir. Mai ve Siyah Eserinin Özellikleri Halit Ziya Uşaklıgil’in roman türündeki önemli eseridir. Roman, Batılı tekniklere uygun olarak yazılmış bir romandır. Romanın başkahramanı Ahmet Cemil, Servetifünun neslinin sembolüdür. Servetifünun neslini anlattığı için bir “nesil romanı”dır. Tezatlar üzerine kurulmuş olan Mai ve Siyah adlı eserinde, “mai” hayalleri, “siyah” ise gerçekleri temsil eder. Böylece hayal-hakikat çatışması, okuyucuyu devrin romantizmden realizme geçiş sancılarıyla bir roman atmosferi içinde yeniden karşılaştırır. Roman, “mai”den “siyah”a yani hayalden gerçeğe dönüşerek ve Siyah Özet…Ahmet Cemil Mülkiye de okur. Babası öldüğü için annesi ve kız kardeşine o bakar. Akşamları, okuldan sonra, kitapçılara polisiye hikayeler çevirir. Aslında edebiyatı sever fakat bu tür işler onu açmaz. Ama geçinebilmek için çalışmak zorundadır. Ayrıca, zengin aile çocuklarına özel dersler verir. Onların türlü kaprisleri, şımarık tavırları kendisini sıkar. Çaresizlik içinde kıvranır. Arkadaşları, Mir’at-ı Şuun gazetesine başvurmasını öğütlerler. Gazeteye bir roman çeviricisi aranmaktadır. Ahmet Cemil, işe başlar, durumu biraz düzelir. Bu arada Mülkiye sınavlarına da girerek okulu bitirir. Amacı edebiyat alanında ün elde etmektir. Bunun için, boş zamanlarında özenle bir esere çalışır. Tatlı hülyalar kurar. Gazetenin başyazarı Ali Şekip ile okuldan arkadaşı Hüseyin Nazmi, onun en sevdiği kişilerdir. Ahmet Cemil, Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yı bir kez görmüş ve gönlünü ona kaptırmıştır. Bir gün gazetenin sahibi ölür. Yerine oğlu Vehbi Efendi geçer. Ahmet Cemil’in kız kardeşi ile evlenir. Sonuç hiç de iç açıcı değildir. Kaba ve bencil bir adam olan Vehbi Efendi sık sık karısını döver. Bir keresinde karnına tekme atar. Karısı hastalanır ve çocuğunu düşürür. Ahmet Cemil dayanamaz, kız kardeşini evine getirir. Ona özenle bakar fakat kadıncağız çok hırpalandığından bir süre sonra ölür. Vehbi Efendi de Ahmet Cemil’i gazeteden koyar. Zengin bir ailenin oğlu olan Hüseyin Nazmi, dışişlerinde iyi bir görev alarak Avrupa’ya gitmeye hazırlanır. Her zaman oturdukları kahvede arkadaşına bu müjdeyi verir. Ayrıca, kız kardeşi Lamia’nın da bir subayla nişanlandığını söyler. Lamia’yı içten içe seven Ahmet Cemil bu habere çok üzülür. Çünkü onunla evlenmeyi tasarlamaktadır. Bütün bu acı olaylar Ahmet Cemil’i sarsar. Yıkılmasına yol açar. Üzerine titrediği eserini bir bunalım anında ocağa atıp yakar. Gereken makamlara başvurarak uzak bir yerde kaymakamlık alır. Annesiyle İstanbul’dan ayrılır…Mai ve Siyah Eseri İncelemesi“… Eser ana çizgileriyle realist olmakla birlikte, asıl kahraman Ahmet Cemil romantiktir. Ahmet Cemil hiç kuşkusuz bir insan olarak tasvir edilmiştir, bu yüzden biraz sönüktür, onun yanındaki öbür insanlara ise, yazar, imtiyazlı bir işlem yapmadığı içindir ki, onlar daha canlıdırlar. … Yazar, romantizmin etkisiyle, kimi yerlerde kendi kişiliğini gizlememiş, hatta bir yerde eserin kahramanına seslenmiştir. Eserin kimi vak’alarında Ahmet Mithat Efendi’nin Felâtun Bey ile Râkım Efendi romanının izleri vardır.” Cevdet Kudret Solok ” Mai ve Siyah’ın belirgin özellikleri şöyle saptanabilir1- Geniş bir yaşam kesitine açılmamasına karşın konuların geçtiği çevre ve insanlar gerçeğe aykırı değildir. Yazar; okul, basımevi, gazete, kitabevlerinden oluşan Babıâli gerçek niteliklerinden saptırmadan vermeye Kişilerin çizimiııde, görünen yönlerinin belirtilmesinden çok, karakterleri ve iç dünyalarının yansıtılması eğilimi ağır Önem verdiği kişileri uzun ruhsal çözümlemeler yaparak yansıtmayı amaçlar. Diyaloga ender olarak rastlanır. Onlar da genellikle uzundur. Doğal konuşma durumlarını Yer yer Halit Ziya Uşaklıgil’in Mensur Şiirleri’nde görülen şairanelik egemen olmasına karşılık betimlemelerde yansıtılmak istenen çevrelerin gerçeğinden Kimi bölümlerde Ahmet Cemil’in uzun konuşmaları dil, üslup, şiir konularında gereksiz görülebilecek bilgilerle donatılmalarına karşın, yazar, romanın akışını bozacak ayrıntılara girmekten 1938’den sonraki basımlarında, dili, yazar tarafından sadeleştirilmeden önce ikili, üçlü tamlamalar pek çoktur.” Şükran KurdakulHalit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah Hakkındaki Görüşleri“O zamanın hayatından, idaresinden, memlekette teneffüs edilen zehirle dolu havadan muzdarip, mariz bir genç, hülâsa devrin bütün hayalperest yeni nesli gibi bir bedbaht tasvir etmek istedim ki ruhunun bütün acılarını haykırsın, coşkun bir delilikle çırpınsın ve bütün emelleri parmaklarının arasından kaçan gölgeler gibi silinip uçunca, o da gidip kendisini ölmek için saklanan biri gibi, karanlık bir köşeye atsın. Bu gençte bir aşk yıldızı, bir de sanat hülyası olacaktı ve bunların arasında bir sarhoş gibi yıkıla yıkıla, o duvardan bu duvara çarpa çarpa geçip gidecek, nihayet bir kovukta sinip can verecekti. Mai hülyalar içinde yaşamak için yaratılmışken siyah bir uçuruma yuvarlanacaktı.” Halit Ziya Uşaklıgil

mai ve siyah özet uzun