L7hkR. 56/VÂKIA-1 İzâ ve kaatil vâkıahvâkıatu1,2. Kesin gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 56/VÂKIA-2 Leyse li vak’atihâ kâzibehkâzibetun1,2. Kesin gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 56/VÂKIA-3 Hâfidatun râfiahrâfiatun3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 56/VÂKIA-4 İzâ ruccetil ardu reccâreccen3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 56/VÂKIA-5 Ve bussetil cibâlu bessâbessen3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 56/VÂKIA-6 Fe kânet hebâen mun bessâbessen3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 56/VÂKIA-7 Ve kuntum ezvâcen selâsehselâseten3,4,5,6,7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 56/VÂKIA-8 Fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymeneti8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! 56/VÂKIA-9 Ve ashâbul meş'emeti mâ ashâbul meş’emeti9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! 56/VÂKIA-10 Ves sâbikûnes sâbikûnsâbikûne10,11. İman ve amelde öne geçenler ise Ahirette de öne geçenlerdir. İşte onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir. 56/VÂKIA-11 Ulâikel mukarrebûnmukarrebûne10,11. İman ve amelde öne geçenler ise Ahirette de öne geçenlerdir. İşte onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir. 56/VÂKIA-12 Fî cennâtin naîmnaîmi12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler. 56/VÂKIA-13 Sulletun minel evvelînevvelîne13,14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 56/VÂKIA-14 Ve kalîlun minel âhirînâhirîne13,14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 56/VÂKIA-15 Alâ sururin mevdûnetin15,16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 56/VÂKIA-16 Muttekiîne aleyhâ mutekâbilînmutekâbilîne15,16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 56/VÂKIA-17 Yetûfu aleyhim vildânun muhalledûnmuhalledûne17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/VÂKIA-18 Bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maînmaînin17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/VÂKIA-19 Lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûnyunzifûne17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/VÂKIA-20 Ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûnyetehayyerûne17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/VÂKIA-21 Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûnyeştehûne17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/VÂKIA-22 Ve hûrun înun22,23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 56/VÂKIA-23 Ke emsâlil lu’luil meknûnmeknûni22,23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 56/VÂKIA-24 Cezâen bi mâ kânû ya’melûnya’melûne24. Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak verilir. 56/VÂKIA-25 Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te’sîmâte’sîmen25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. 56/VÂKIA-26 İllâ kîlen selâmen selâmâselâmen26. Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler. 56/VÂKIA-27 Ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemînyemîni27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! 56/VÂKIA-28 Fî sidrin mahdûdmahdûdin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. 56/VÂKIA-29 Ve talhın mendûdmendûdin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-30 Ve zıllin memdûdmemdûdin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-31 Ve mâin meskûbmeskûbin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-32 Ve fâkihetin kesîrahkesîretin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-33 Lâ maktûatin ve lâ memnûahmemnûatin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-34 Ve furuşin merfûahmerfûatin28,29,30,31,32,33,34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler 56/VÂKIA-35 İnnâ enşe’nâ hunne inşââinşâen35. Biz onları hurileri yepyeni bir yaratılışta yarattık. 56/VÂKIA-36 Fe cealnâ hunne ebkârânebkâren36,37,38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 56/VÂKIA-37 Uruben etrâbâetrâben36,37,38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 56/VÂKIA-38 Li ashâbil yemînyemîni36,37,38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 56/VÂKIA-39 Sulletun minel evvelînevvelîne39,40. Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. 56/VÂKIA-40 Ve sulletun minel âhırînâhırîne39,40. Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. 56/VÂKIA-41 Ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâlşimâli41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! 56/VÂKIA-42 Fî semûmin ve hamîmhamîmin42,43,44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. 56/VÂKIA-43 Ve zıllin min yahmûmyahmûmin42,43,44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. 56/VÂKIA-44 Lâ bâridin ve lâ kerîmkerîmin42,43,44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. 56/VÂKIA-45 İnnehum kânû kable zâlike mutrefînmutrefîne45. Çünkü onlar, bundan önce dünyada varlık içinde sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. 56/VÂKIA-46 Ve kânû yusirrûne alel hınsil azîmazîmi46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. 56/VÂKIA-47 Ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâ men e innâ le meb’ûsûnmeb’ûsûne47. Diyorlardı ki “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” 56/VÂKIA-48 E ve âbâunel evvelûnevvelûne48. “Evvelki atalarımız da mı?” 56/VÂKIA-49 Kul innel evvelîne vel âhirînâhirîne49,50. De ki “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” 56/VÂKIA-50 Le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûmma’lûmin49,50. De ki “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” 56/VÂKIA-51 Summe innekum eyyuhed dâllûnel mukezzibûnmukezzibûne51,52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka cehennemde bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. 56/VÂKIA-52 Le âkilûne min şecerin min zakkumin51,52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka cehennemde bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. 56/VÂKIA-53 Fe mâ liûne minhel butûnbutûne53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. 56/VÂKIA-54 Fe şâribûne aleyhi minel hamîmhamîmi54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. 56/VÂKIA-55 Fe şâribûne şurbel hîmhîmi55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. 56/VÂKIA-56 Hâzâ nuzuluhum yevmed dîndîni56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. 56/VÂKIA-57 Nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûntusaddikûne57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? 56/VÂKIA-58 E fe reeytum mâ tumnûntumnûne58. Attığınız o meniye ne dersiniz?! 56/VÂKIA-59 E entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûnhâlikûne 59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 56/VÂKIA-60 Nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mes- bûkînmesbûkîne60,61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Bu konuda bizim önümüze geçilmez. 56/VÂKIA-61 Alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûnta’lemûne60,61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Bu konuda bizim önümüze geçilmez. 56/VÂKIA-62 Ve lekad alimtumunneş etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûntezekkerûne62. Andolsun, birinci yaratılışınızı biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya! 56/VÂKIA-63 E fe reeytum mâ tahrusûntahrusûne63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 56/VÂKIA-64 E entum tezre ûnehû em nahnuz zâriûnzâriûne64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 56/VÂKIA-65 Lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûntefekkehûne65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz 56/VÂKIA-66 İnnâ le mugremûnmugremûne66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!” 56/VÂKIA-67 Bel nahnu mahrûmûnmahrûmûne67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” 56/VÂKIA-68 E fe reeytumul mâellezî teşrebûnteşrebûne68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 56/VÂKIA-69 E entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûnmunzilûne69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 56/VÂKIA-70 Lev neşâu cealnâhu ucâcen fe levlâ teşkurûnteşkurûne70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. 56/VÂKIA-71 E fe reeytumun nârelletî tûrûntûrûne71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 56/VÂKIA-72 E entum enşe’tum şeceretehâ em nahnul munşiûnmunşiûne72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? 56/VÂKIA-73 Nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvînmukvîne73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. 56/VÂKIA-74 Fe sebbih bismi rabbikel azîmazîmi74. O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et yücelt. 56/VÂKIA-75 Fe lâ uksimu bi mevâkiin nucûmnucûmi75,76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- 56/VÂKIA-76 Ve innehu le kasemun lev ta’lemûne azîmazîmun75,76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- 56/VÂKIA-77 İnnehu le kur’ânun kerîmkerîmun77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır. 56/VÂKIA-78 Fî kitâbin meknûnmeknûnin78. Korunmuş bir kitaptadır. 56/VÂKIA-79 Lâ yemessuhû illel mutahherûnmutahherûne79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. 56/VÂKIA-80 Tenzîlun min rabbil âlemînâlemîne80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. 56/VÂKIA-81 E fe bi hâzel hadîsi entum mudhinûnmudhinûne81,82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? 56/VÂKIA-82 Ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûntukezzibûne81,82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? 56/VÂKIA-83 Fe lev lâ izâ belegatil hulkûmehulkûme83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! 56/VÂKIA-84 Ve entum hîne izin tenzurûntenzurûne84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. 56/VÂKIA-85 Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûntubsirûne85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. 56/VÂKIA-86 Fe lev lâ in kuntum gayre medînînmedînîne86,87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 56/VÂKIA-87 Terciûnehâ in kuntum sâdikînsâdikîne86,87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 56/VÂKIA-88 Fe emmâ in kâne minel mukarrebînemukarrebîne88,89. Fakat ölen kişi Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 56/VÂKIA-89 Fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîmnaîmin88,89. Fakat ölen kişi Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 56/VÂKIA-90 Ve emmâ in kâne min ashâbil yemînyemîni90,91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. 56/VÂKIA-91 Fe selâmun leke min ashâbil yemînyemîni90,91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. 56/VÂKIA-92 Ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîndâllîne92,93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. 56/VÂKIA-93 Fe nuzulun min hamîmhamîmin92,93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. 56/VÂKIA-94 Ve tasliyetu cahîmcahîmin94. Bir de cehenneme atılma vardır. 56/VÂKIA-95 İnne hâzâ le huve hakkul yakînyakîni95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir. 56/VÂKIA-96 Fe sebbih bismi rabbikel azîmazîmi96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
VAKIA SURESİ - Vakıa Suresi Oku Arapça-Türkçe - İslam ve İhsan Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu. 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. Jamyo taban puanları 2020Rar şifre kaldırmaAvengers age of ultron izle türkçe dublaj Vakıa Suresi, Zenginlik Suresi olarak bilinen Kuran-ı Kerim'in 56. suresi, Mekke'de nazil olmuştur. Meali, Arapça-Türkçe Okunuşu, Fazileti. Aug 12, 2020 Vakıa Suresi ile ilgili peygamber efendimizden bir çok rivayet vardır. VAKIA SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI VE OKUNUŞU. veka'atilvaki'atu. Jun 3, 2013 Bismi'llâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm 1 izâ vekâatil vâkıatü 2 leyse livak'atiha kazibeh 3 hafıdatün râfiatün 4 iza rüccetil'ardu reccen 5 Sep 15, 2018 Vakıa Suresinin Türkçe Latince Okunuşu. vakaatil vâkıatu. li vak'atihâ kâzibetun. râfiatun. VAKIA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI, ARAPÇA YAZILIŞI VE ÖNEMİ Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı'a” kelimesinden Vakıa Suresi Duası. Vakıa Suresi Duası nedir, Vakıa suresinden sonra okunacak dualar hangileridir, Vakıa suresi Vakıa Suresinin Türkçe Okunuşu. Vakıa suresinin Türkçe okunuşu latin harfleri üzerinden olduğu için Arapça’daki seslerin çıkması imkansıza yakındır. Bundan dolayı surenin Türkçe okunuşu üzerinde çalışırken diğer taraftan Arapçasının dinlenerek aynı şekilde telaffuz edilmeye çalışılması en doğru olandır. Vakıa Suresi kaç ayettir? Vakıa Suresi ne anlatıyor? Vakıa Suresinin Arapça, Türkçe okunuşu ve meali. Vakıa Suresi’nin fazileti nedir? Vakıa duası olarak da adlandırılan vakıa suresi Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, meali, tefsiri ve faziletleri hakkında ayrıntılı bilgilere aşağıdan Vakıa Suresi oku ve dinle! Vakıa Suresi Arapça Yazılışı ile Türkçe ...96 less Show more. Next NaN / NaN Vakıa Suresi Okunuşu İzâ vekâ'âtilvâkiâ. Leyse livâkâtihâ kâzibeh. Hâfidatun rafiâ. Vakia Suresi Türkçe Meali. Show less Show more. Description. Vakia Suresi Türkçe Meali. Show less Show more. Next NaN / NaN Vakıa Suresi Okunuşu İzâ vekâ'âtilvâkiâ. Leyse livâkâtihâ kâzibeh. Hâfidatun rafiâ. İzâ ruccetilardu racce. Ve bussetilcibâlu besse. Fekânet hebâen Nov 25, 2020 Vakıa Suresi Türkçe, Arapça Okunuşu Ve Anlamı Vakıa Duası Faziletleri Ve Faydaları Dinle Tefsiri Ve Diyanet Meali Dinle. Feb 7, 2022 Vakıa suresi Türkçe ve Arapça okunuşu, Vakıa suresi Türkçe meali nedir? Vakıa suresi faziletleri ve tefsiri nedir? - Gündem Nov 9, 2019 Vakıa suresi meali ile Vakıa suresi faziletleri anlaşılabilir, Vakıa suresi fazileti ile Vakia suresi daha iyi anlaşılabilir. İşte Vakıa suresi laminox kremcrabdozer ben 10upload ne demekstar porn vkforza horizon 5 açılırken kapanıyorvalorant lütfen oyun istemcisini yeniden başlat 8 er saymaYavuz şahin biyokimya soru bankası pdfGaü akademik takvim 2022A71 fiyat teknosaAmazon prime video ekşiIzmir satılık doğan slxBad bear ekşiŞifresiz takipçiGartic io oyunu oynaAksa doğalgaz kapatma
MÜLK Suresi 9. ayet İmam İskender Ali Mihr Onlar cehenneme atılanlar dediler ki “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.” Diyanet İşleri Onlar da şöyle derler “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.” Abdul Metin Saruhan Onlar şöyle cevap verirler; Evet, doğrusu bize, bu azap ile korkutan bir Peygamber gelmişti; Fakat biz onu yalan saymış ve; Allah’ın bir şey gönderdiği yok, siz olsa olsa büyük bir sapıklık içersindesiniz, demiştik. Abdulbaki Gölpınarlı Evet derler, andolsun ki geldi bize korkutucu da yalanladık onu ve Allah dedik, hiçbir şeyi indirmemiştir; siz ancak, pek büyük bir sapıklığa düşmüşsünüz. Abdullah Parlıyan Onlar “Evet” diyecekler. “Aslında bize bir uyarıcı gelmişti ama biz onun söylediklerini yalanladık ve ona Allah vahiy yoluyla hiç birşey indirmiş değildir. Siz kendisini uyarıcı peygamber olarak görenler büyük bir yanılgı içindesiniz dedik.” Adem Uğur Onlar şöyle cevap verirler Evet, doğrusu bize, bu azap ile korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz onu yalan saymış ve Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik. Ahmed Hulusi Cehennem ehli de der ki "Evet, gerçekten bize bir uyarıcı geldi de biz inanmayıp reddettik! 'Allâh hiçbir şey inzâl etmemiştir; sizin yaptığınız çok büyük bir sapıklıktır' dedik. " Ahmet Tekin Onlar 'Elbette geldi. Bize sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı geldi. Biz onu yalanladık. Allah’ın amellerimize değer kazandıran bir şeyler indirdiği yok, siz, olsa olsa, büyük bir dalâlet, bir yanılgı içindesiniz demiştik.' derler. Ahmet Varol Derler ki 'Evet. Bize bir uyarıcı gelmişti. Ama biz yalanladık ve 'Allah bir şey indirmedi. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik.' Ali Bulaç Onlar "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve "Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." Ali Fikri Yavuz Onlar derler ki “- Evet, doğrusu bize, azab ile korkutan bir peygamber geldi de, biz, O’nu yalanladık ve Allah hiç bir şey indirmemiştir; siz muhakkak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik.” Ali Ünal “Evet,” diye cevap verirler, “bize bir uyarıcı gelmesine geldi, fakat biz onu yalanladık ve Allah, öyle iddia ettiğiniz gibi bir şey indirmiş değildir; belli ki siz. çok büyük bir sapkınlık içindesiniz.’ dedik.” Bayraktar Bayraklı Onlar şöyle cevap verecekler “Evet, doğrusu bize uyarıcı bir peygamber gelmişti; fakat biz onu yalanlamış ve Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa, bir sapıklık içindesiniz!' demiştik.” Bekir Sadak Onlar Evet; dogrusu bize bir uyarici geldi, fakat biz yalanladik ve Allah hicbir sey indirmemistir, siz buyuk bir sapiklik icindesiniz demistik» derler. Celal Yıldırım Onlar da Evet bize gerçekten uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah birşey indirmemiştir, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik» diye cevap verirler. Cemal Külünkoğlu Onlar “Evet, gerçekten bize bu azabı haber veren bir uyarıcı geldi. Fakat biz o uyarıcıyı yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz” dedik. Diyanet İşleri eski Onlar 'Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik' derler. Diyanet Vakfi Onlar şöyle cevap verirler Evet, doğrusu bize, bu azap ile korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz onu yalan saymış ve Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik. Edip Yüksel Onlar da dediler ki, 'Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve, 'ALLAH hiçbir şey indirmemiştir. Siz tümüyle sapıtmışsınız,' dedik.' Elmalılı Hamdi Yazır Evet, doğrusu bize kocundurucu bir Peygamber bir nezîr geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik, derler. Elmalılı sadeleştirilmiş Onlar Evet, bize gocundurucu uyarıcı bir peygamber geldi; ama biz ona inanmadık ve Allah hiçbir şey indirmedi. Siz büyük sapıklık içindesiniz.» diye yalanladık.» derler. Elmalılı sadeleştirilmiş - 2 Derler Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.» dedik. Gültekin Onan Onlar "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve "Tanrı hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." Harun Yıldırım Onlar “Evet gerçekten bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve Allah hiç bir şey indirmemiştir. Başka değil, siz sadece büyük bir sapıklık içindesiniz.’ dedik.” diye cevap verirler. Hasan Basri Çantay Onlar Evet, dediler derler, gerçek bize, bu azâb ile korkutan peygamber gelmişdir. Fakat biz onları yalan saydık ve Allah hiç birşey indirmemişdir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz dedik». Hayrat Neşriyat Onlar derler ki 'Evet! Gerçekten bize bir korkutucu geldi, fakat biz yalanladık veonlara 'Allah hiçbir şey indirmemiştir; siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz!’ dedik.' İbni Kesir Onlar Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, ama biz yalanladık ve Allah, hiç bir şey indirmemiştir. Siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik, derler. İlyas Yorulmaz Onlarda “Evet. Bize uyarıcılar geldi ve biz onları yalanladık ve onlara, Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak çok büyük bir sapıklık içindesiniz” dedik. Kadri Çelik Onlar, “Evet” derler. “Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve, “Allah hiç bir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapıklık içindesiniz” dedik.” Muhammed Esed Onlar "Evet" diyecekler, "aslında bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz o'nun söylediklerini yalanladık ve o'na 'Allah vahiy yoluyla hiçbir şey indirmiş değildir! Siz kendinizi uyarıcı olarak görenler büyük bir yanılgı içindesiniz! dedik". Mustafa İslamoğlu "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı gelmişti; fakat biz onu yalanladık ve "Allah hiçbir şey indirmemiştir; siz elçiler büyük bir şaşkınlık içindesiniz" demiştik" itirafında bulunacaklar. Ömer Nasuhi Bilmen 8-9 Az kalır ki, cehennem öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki Sizlere bir korkutucu Peygamber gelmedi mi?» Derler ki Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu peygamber geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki Allah bir şey indirmemiştir.» Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.» Ömer Öngüt Onlar şöyle derler "Evet, bize bir uyarıcı geldi amma, biz onu yalanladık ve 'Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz. ' dedik. " Şaban Piriş -Evet, bir uyarıcı gelmişti, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik derler. Sadık Türkmen Derler ki “Evet, tabi ki bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık. Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz!” dedik. Seyyid Kutub Onlar; Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir sapıklık içindesiniz» dedik. Suat Yıldırım Onlar şöyle cevap verirler "Evet, bizi uyaran oldu, ama biz onu yalancı saydık ve Rahman hiçbir vahiy indirmedi, siz besbelli bir sapıklık içindesiniz." dedik. Süleyman Ateş Dediler "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve 'Allâh hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik." Tefhim-ul Kuran Onlar Evet» derler. Bize gerçekten bir uyarıcı, korkutucu geldi. Fakat biz yalanladık ve -Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir şaşkınlık ve sapıklık içindesiniz, dedik.» Ümit Şimşek 'Evet,' derler. 'Bize uyarıcı geldi. Ama biz yalanladık. Ve dedik ki 'Allah'ın birşey indirdiği yok; siz büyük bir şaşkınlıktasınız.' ' Yaşar Nuri Öztürk Derler ki "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."
56 – VAKİA Suresi Latin türkçe okunuşu ve türkçe mealiBismillahirrahmanirrahim 1. İza veka’atilvaki’atu. 2. Leyse livak’atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi’tun. 4. İza ruccetil’ardu reccen. 5. Ve bussetilcibalu bessen. 6. Ve fekanet hebaen munbessen. 7. Ve kuntum ezvacen selaseten. 8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti. 9. Ve ashabulmeş’emeti ma ashabulmeş’emeti. 10. Vessabikunessabikune. 11. Ulaikelmukarrabune. 12. Fiy cennatin na’ıymi. 13. Sulletun minel’evveliyne. 14. Ve kaliylun minel’ahıriyne. 15. ala sururin medunetun. 16. Muttekiiyne aleyha mutekabiliyne. 17. Yetufu aleyhim veldanun muhalledune. 18. Biekvabin ve ebariyka ve ke’sin min ma’ıynin. 19. La yusadda’une anha ve la yunzifune. 20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune. 21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune. 22. Ve hurun ıynun. 23. Keemsalillu’luilmeknuni. 24. Cezaen bima kanu ya’melune. 25. La yesme’une fiyha lağven ve la te’siymen. 26. İlla kıylen selamen selamen. 27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni. 28. Fiy sidrin mahdudin. 29. Ve talhın mendudin. 30. Ve zıllin memdudin. 31. Ve main meskubin. 32. Ve fakihetin kesiyretin. 33. La maktu’atin ve la memnu’atin. 34. Ve furuşin merfu’atin. 35. İnna enşe’nahunne inşaen. 36. Fece’alnahunne ebkaren. 37. Uruben etraben. 38. Liashabilyemiyni. 39. Sulletun minel’evveliyne. 40. Ve sulletun minelahiriyne. 41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali. 42. Fiy semumin ve hamiymin. 43. Ve zıllin min yahmumin. 44. La baridin ve la keriymin. 45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne. 46. Ve kanu yusırrune alelhınsil’azıymi. 47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve ızamen einne lemeb’usune. 48. Eve abaunel’evvelune. 49. Kul innel’evveliyne vel’ahıriyne. 50. Lemecmu’une ila miykati yevmin ma’lumin. 51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune. 52. Leakilune min şecerin min zakkumin. 53. Femaliune minhelbutune. 54. Feşaribune aleyhi minelhamiymi. 55. Feşaribune şurbelhiymi. 56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni. 57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. 58. Efereeytum ma tumnune. 59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune. 60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne. 61. Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta’lemune. 62. Ve lekad alimtumunneş’etel’ula felevla tezekkerune. 63. Efereeytum ma tahrusune. 64. Eeentum tezre’unehu em nahnuzzari’une. 65. Lev neşa’u lece’alnahu hutamen fezaltum tefekkehune. 66. İnna lemuğremune. 67. Bel nahnu mahrumune. 68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune. 69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune. 70. Lev neşa’u ce’alnahu ucacen felevla teşkurune. 71. Efereeytumunnarelletiy turune. 72. Eentum enşe’tum şecereteha em nahnul munşiune. 73. Nahnu ce’alnaha tezkireten ve meta’an lilmukviyne. 74. Fesibbıh bismi rabbikel’azıymi. 75. Fela uksimu bimevakı’ınnnucumi. 76. Ve innehu lekasemun lev ta’lemune azıymun. 77. İnnehu lekur’anun keriymun. 78. Fiy kitamin meknunin. 79. Lya yemessuhu illelmutahherune. 80. Tenziylun min rabbil’alemiyne. 81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune. 82. Ve tec’alune rizkakum ennekum tukezzibune. 83. Felevla iza beleğatilhulkume. 84. Ve entum hıyneizin tenzurune. 85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune. 86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne. 87. Terci’uneha in kuntum sadikıyne. 88. Feemma in kane minelmukarrebiyne. 89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na’ıymin. 90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni. 91. Feselamun leke min ashabilyemiyni. 92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne. 93. Fenuzulun min hamiymin. 94. Ve tasliyetu cahıymin. 95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni. 96. Fesebbih bismi rabbikel’azıymi. Türkçe Meali 56 – VakıaBismillahirrahmânirrahîm Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen 1, 2. Kesin gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 3, 4, 5, 6, 7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! 9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! 10, 11. İman ve amelde öne geçenler ise Ahirette de öne geçenlerdir. İşte onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir. 12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler. 13, 14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 15, 16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 17, 18, 19, 20, 21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 22, 23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 24. Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak verilir. 25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. 26. Sadece “selam!”, “selam!” sözünü işitirler. 27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. 35. Biz onları hurileri yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 39, 40. Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir. 41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! 42, 43, 44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.. 45. Çünkü onlar, bundan önce dünyada varlık içinde sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. 46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. 47. Diyorlardı ki “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” 48. “Evvelki atalarımız da mı?” 49, 50. De ki “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” 51, 52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka cehennemde bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. 54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. 55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. 56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. 57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? 58. Attığınız o meniye ne dersiniz?! 59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 60, 61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Bu konuda bizim önümüze geçilmez. 62. Andolsun, birinci yaratılışınızı biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz 66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!” 67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” 68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. 71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? 73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. 74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et yücelt. 75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- 77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır. 78. Korunmuş bir kitaptadır. 79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. 80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. 81, 82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? 83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! 84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. 85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. 86, 87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 88, 89. Fakat ölen kişi Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 90, 91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. 92, 93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. 94. Bir de cehenneme atılma vardır. 95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir. 96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. iza suresi ,latin ,nariye vaqie suresini ,latinca okunuwu vakia anlami,vake ,veka suresi vakia, suresinin orjinal,suresi mealill ,evveline, vaika suresi,suresi dogru ,vakia suresi latin hariflerle iza turkce suresi vakia suresinin anla,suresi, süresi, meali, anlamı ,türkçe okunucu, latin harfleri ile ,okunuşu arapçası, arap ,harfleri ile okunuşu ,son,ikinci ayetinin, son iki ayeti ,n,asıl, nerden, bulabilirim ,meali ,tefsiri, anlami ,okunusu, turkce, meyali, ayetleri ,latince, meyali, konusu, içeriği, ana fikri, anlamı, ne anlatıyot, anakonusu, suresinin ilk ayeti ,yorumu
Vakı'a suresi 56. sure - Süleyman Ateş meali - Kur'an Ayetleri Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı'a” kelimesinden almıştır. Vâkı'a, gerçekleşen, meydana gelen Bu süre zenginlik süresi olarak da bilinmektedir. Turhal hava durumu mgmBozova diyarbakır arası kaç kmHangi kişilik bozukluğuna sahipsin Şuara Suresi, Mekke döneminde Neml Suresi’nden önce ve Vakıa Suresi’nden sonra indirilmiştir. Bazı kaynaklarda bu sureye ait 197, 224, 225, 226 ve 227 numaralı ayetlerin Medine döneminde indirildiğine yer verilmektedir. Sure adını, 224. ayette yer alan “eş-Şu’ara” teriminden almıştır. Hûd Suresi Okunuşu, Türkçe Anlamı, Dinayet Meali Hûd Suresinin Konusu ve Faziletleri Nelerdir? Hûd Suresi, adını Ad Kavmi’ne gönderilen Hz. Hud’dan almaktadır. Hûd Suresi başlıca tevhit, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve ceza konuları ele alınmaktadır. Kalem Suresi oku Kur’an-ı Kerim’in 68. suresidir ve 52 ayettir. Mekke döneminde nazil olmuştur. Adını, ilk ayetteki “kalem” kelimesinden alır. Kalem suresinin diğer bir ismi Nun Vakıa haberleri ile ilgili son dakika gelişmeleri, en sıcak haberler ve geçmişten bugüne tüm detaylar güncel Vakıa haber sayfasında yer alıyor. Vakıa BİST EURO Vakıa Suresi, mushaftaki sıralamaya göre elli altıncı, iniş sırasına göre ise kırk altıncı suredir. Mekke döneminde nazil olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de yer alan 21 Şub 2022 Vakıa suresi dünyada zenginlik, helal rızık, ahrette de iman elde edilmesini sağlayan güçlü ve etkili bir suredir. Vakıa suresini kim inanarak Vakıa Suresi Türkçe oku Arapça yazılışı ezberle! Vakıa Suresi dinle ... 24 Nis 2018 Vakıa Suresi Arapça Okunuşu. Vakıa Suresi Okunuşu. Bismillahirrahmanirrahim. veka'atilvaki'atu. livak'atiha kazibetun. Vakıa suresinin okunuşu şöyledir;. Bismillahirrahmanirrahim. 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. Vakia suresi turkce okunusu 56. sure. Mekke döneminde inmiştir. Fekânet hebâen munbesse. Ve vakiasuresi vakia abdurrahmanelussi Vakia suresi Abdurrahman el Ussi türkçe meali ve anlamı videomuzda vakia suresi arapça okunuşu Vakıa Suresi Okunuşu iżâ veģaàtil vâģîà ﴾1﴿ leyse livâģ'àtihâ kâżibeh ﴾2﴿ ḧafiďatûn rafià ﴾3﴿ iżâ ruccetilerḋu racce ﴾4﴿ ve bûssetilcibâlû VAKİA Suresi 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi'tun. 1, 2. Kesin gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 3, 4, 5, 6, 7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar 9 Oca 2022 İzâ vekâ'âtilvâkiâ. Leyse livâkâtihâ kâzibeh. Hâfidatun rafiâ. Vakıa Suresi Okunuşu - Trke Anlamı, Arapa Yazılışı ve. İşte Vaka Suresi 24 Nis 2018 Vakıa Suresi Arapça Okunuşu. Vakıa Suresi Okunuşu. Bismillahirrahmanirrahim. veka'atilvaki'atu. livak'atiha kazibetun. Vakıa suresinin okunuşu şöyledir;. Bismillahirrahmanirrahim. 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. VAKIA SURESİNİN OKUNUŞU. Bismillâhirrahmânirrahîm. 1 İzâ vakaatil vâkıatu 2 leyse li vak'atihâ kâzibehkâzibetun 3 hâfidatun râfiatun 4 izâ ukulele şarkı akorlarıİzoli cyber ryzen xev internet fiyatlarıyds 2022 sualları pdf06 pavyon ankaramimarlar için laptop önerisiminecraft herşeyi değişen premium Columbia türkiye saat farkıHalo yükleFerdinand von zeppelin neyi icat etti50 kuruş groszy kaç tlBenimsin 20 bölüm izleTurkish123 hayat sarkisiMerhamet cinsellikBoğadan kaçış oyunuPaco rabanne lady million ekşi
vakıa suresi latince okunuşu ve türkçe meali