42-) Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken nefisleri vefat ettirir de ölümüne karar verdiğini alır, diğerini adı konulmuş bir süreye kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda tefekkür eden bir kavim için âyetler vardır. (Gece vakti yatan bir insan aslında vefat etmiş sayılır. Bu geçici bir ölümdür. Bizimtercihimiz ikincisidir, yani ana kitap, Allah’ın ezelî ilmidir. Evrende değişecek veya değişmeyecek olan her şey O’nun ezelî ilminde mevcuttur. Bu âyet bir önceki âyetin, “Süreli her şeyin bir kaydı vardır” Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 297 Herşeyin bir zamanı var diye geçiririz. Tam yatmaya hazırlanıyoruz birden bire bir zil çalar karşımızda bir dostumuz geçiyorduk da uğrayalım dedik derken ona diyemeyiz ama olmaz ki her şeyin bir zamanı var Ocakta dondurma yenmez biliriz, Ağustosta kardan adam yapılamaz onu da biliriz. Birişten olumlu sonuç bekleniyorsa zamanında yapılmalıdır. Çünkü gerekli şartlar ve elverişli ortam o zamandadır. Bu bakımdan bir işi zamanından evvel yapmaya kalkışmak ne kadar zararlıysa, sonraya bırakmak da o kadar zararlıdır. Bir işte acelecilik kadar, geç kalmışlık da başarısızlığa neden olur. Okunma: 2420 ZuCMc. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Her şey ve herkes, ona muhtaçtır, onun zevali yoktur, birşeye muhtaç değildir. “Allah, Samed’dir. Her yaratığın Kendisine muhtaç bulunduğu şekilde, sonsuz ve kusursuz zengin olandır. Kendisi hiçbir şeye, hiç kimseye ve hiçbir şekilde asla ihtiyaç duymayandır, ama her şey O’na muhtaçtır.”O Allah hiçbir kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayıp, O'na herkes ve herşey muhtaçtır. Kul köle olunmaya değer bir efendidir.“Allah'tır, Allah. Artmayan, eksilmeyen, ayrıştırılmayan, bileşik olmayan, ezeli ve ebedi kavrayan; varlığın hayatını ve mevcudiyetini borçlu olduğu, muhtac olunan, ihtiyacı olmayan, boşluk bırakmayan, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında ortağı bulunmayan, varlık âlemini ayakta tutan, kâinatın aslî düzenini elinde bulunduran, yenilmez, yüce, gerçek ve asıl yaratıcı, koruyucu, hesap soran, âdil, sığınılan, güvenilen bâki kudret Allah'tır.”Allah Samed'dir. [1] şey O`na muhtaçtır. O hiç bir şey muhtaç değildir. O`nun varlığı hiç bir şeye bağlı değildir ama O`nun dışındaki her şeyin varlığı O`na bağlıdır... Devamı..Allah, Samed'dir her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır.Allah, Samed'dir = her yaratığın muhtaç bulunduğu eksiksiz bir hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi her şey O’na De ki Allah tektir. Varlığını sürdürmek için hiçbir şeye muhtaç değildir, herkes O'na muhtaçtır. [821][821] İhlâs sûresi ve genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 439; Samed'dir Herşey O'na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir. Öncesizdir ve Sonrasızdır, bütün evrenin asıl Sebebidir.Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır.“Allah Samed’dir. Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.”1, 2, 3, 4. De ki O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur. Samed, hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendisine muhtaç olan demektir."ALLAH Sonsuz ve Mutlaktır."Allah eksiksiz, sameddir Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildirAllah, o eksiksiz sameddirAllah Samed' Hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şey kendisine muhtaç olunandır. Dilediğini yapan, istediği kuralı koyandır. Ezeli ve ebedi olandır.O, Allahdır, sameddir zeval bulmayan bir baakıydir, dâimdir, herkesin ve herşey'in doğrudan doğruya muhtâc olduğu ve kasdetdiği yegâne varlıkdır, ulular ulusudur.“Allah, Sameddir herşey her cihetle O'na muhtaç olduğu hâlde, O hiçbir şeye muhtaç olmayandır!”Ululuk O/nda nihayet bulmuştur [⁷][7] Yahut devamlı ve bâkidir, âlişandır, her şeyden müstağnidir, herkesin sığındığı Zât'tır. O'nun fevkinde başka bir Tanrı yoktur“Allah, Samed’dir.”²2 Es-Samed Kendisi ihtiyaç sahibi olmayan, bütün ihtiyaçları verendir. Krş. En’âm, 6/14. Bu ayette Allah’ın Samed olması, İslam inancına göre Allah’ı... Devamı..Allah Samed'dir.Samed, her şeyin kendisine muhtaç olduğu ve hiç bir şeye ihtiyacı bulunmayan zat demektir.Allah, Samed’dir. Her şey O’na muhtaçtır, fakat O, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Tüm canlıları besleyen, terbiye eden, yöneten ve yönlendiren, Kendisine “Kul olmaya” lâyık tek varlık O’dur.“Hiçbir şeye muhtaç değildir. Yarattığı bütün varlıklar O’na muhtaçtır. Yaratılış yasaları gereği yarattıklarına türlü yiyecekler, içecekler, imkânlar vermiştir. İşte yeryüzünü dolaşıyorsunuz. İnsanın yiyemeyeceği, içemeyeceği, yaşayamayacağı yerler var. Eğer size yaşayabileceğiniz bir dünya verilmeseydi hiçbir şey yapamazdınız. İnsan zanneder ki insanlar olmasaydı Allah olmazdı. Allah’ı yaratan, O’nu yaşatanlar insanlardır. Hatta bazı kendini beğenmiş bilgisizler; bak Allah yok diyorum başıma bir şey geliyor mu diye ukalaca kibirlice konuşurlar. Bilmezler ki Allah katında her hesabın bir zamanı vardır. Bilmezler ki o kişiye konuşabilme yetisini veren, böyle ukalalık yapmasına imkân veren Allah’tır. Bilmezler ki onlara bu imkânlar verilerek deneniyorlar. Verilen imkânları hangi yolda kullanacaklar test ediliyorlar. Her yaptıkları kaydediliyor. Bazıları vardır ki Allah için ibadet ettiklerini söyler. Evet! Allah’ın emri gereği Allah’ın yasalarına uyarak Allah’a ibadet edilir. Ancak hiçbir insanın ibadetine Allah’ın ihtiyacı yoktur. İnsan Allah’a ibadetiyle kendi kimliğini, kendi kişiliğini düzeltir, geliştirir, olgunlaştırır. İbadete muhtaç olan Allah değil insandır. İnsanlar genelde akıl etmezler! Akıl edip şu soruyu kendilerine sormazlar. Allah yalan söylemeyin, iftira atmayın, dedikodu, gıybet yapmayın, insanların haklarına dokunmayın, insanlara zulmetmeyin, haram işlemeyin, elinizdeki imkânları insanlarla sevgiyle saygıyla paylaşın derken kendisi için mi istiyor, yoksa insana insanlığı mı öğretiyor, insanlığı mı yaşatıyor?” İnsan insanlığa muhtaçtır. Bazen şeytan insanı yoldan çıkarıp tanrılaştırmaya çalışır. Hâlbuki insan tanrı değildir. Tanrı olmaya muhtaç da değildir. Zaten istese de olamaz! Ama insan şeytana uyup tanrılık taslar. Allah’a isyan eder. Allah insanların ne imanlarına ne de isyanlarına muhtaç değildir. İman etmeye muhtaç olan insandır. İnsan iman ederse insanlık yolunda emin adımlarla yürür. Münafıkça iman ettiğini söyleyen, gerçekte inkâr edenlerin imanda nasipleri yoktur. Onlar insanlık dışı davranışlar içindedir. Ey insan! Bil ki muhtaç olan sensin. Sen her şeye muhtaçsın. İman etmeye, doğru insan olmaya, yemeye, içmeye, barınmaya, yaşamaya, sağlığa, iyi bir işe, mevkie, mala, mülke muhtaçsın! Allah bunların hiç birine muhtaç değil. Muhtaç olan sensin! İyi anla! Allah sen var dediğin için var değildir. Sen seni yaratan Allah olduğu için Allah var veya yok diyebilen aciz bir varlıksın!O Allah hiç eksiği olmayan¹ mükemmeldir. ²1 Samed Sadece kendisine yönelinen demektir. Bu anlamı ile bir kavmin en şereflisine, “samed’ül-kavm” denilir. Bir de hiç boşluğu olmayan, nüfuz edil... Devamı..Allah, Öncesiz ve Sonrasız, Bütün Evrenin Asıl Sebebi. ¹1 Bu karşılık, Kur’an’da bir tek defa geçen ve yalnızca Allah için kullanılan Samed teriminin yaklaşık anlamını vermektedir. Bu terim, İlk Sebep ve Ön... Devamı..Her şey Allah’a muhtaç, O hiçbir şeye muhtaç değildir. 2/255, 28/88, 59/22…24Allah[⁵⁹³⁵] Samed’dir.[⁵⁹³⁶][5935] Allah lafzının tekrar gelmesi Ehad ve es-Samed sıfatlarının birbirinden bağımsız olarak ilâhî zâta aidiyetlerini ifade eder. Ehad’in önce gelme... Devamı..Allah, bütün mahlukatın kendisine teveccüh ve iltica edeceği zât-ı ehâdiyyettir.»Allah Samed'dir. Samed “Tam, eksiği olmayan, her şey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan” demektir. Allah Samed' şey varlığını ve bekâsını O'na borçludur. Herşey O'na muhtaçtır. O, hiçbirşeye muhtaç değildir. Her şeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek varlı... Devamı..Allah, istekleri karşılama gücündedir[*].[*] Göklerde ve yerdeki herkes ondan ister. Rahman 55/29Herşey her halinde o Allah'a muhtaçtır; O hiçbir şeye muhtaç Samed'dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir!Tañrı, ḥācet olınur kimesneye muḫtāc heç kəsə, heç nəyə möhtac deyildir! Hamı Ona möhtacdır; O, əzəlidir, əbədidir!Allah, the eternally Besought of all!Allah, the Eternal, Absolute;62986298 Samad is difficult to translate by one word. I have used two, "Eternal" and "Absolute". The latter implies 1 that absolute existence can only ... Devamı.. sorunun detayı kehf suresinin 86. ayetinde güneşin çamurlu suya battığı söyleniyorsa bu ayet bilimle çelişmiş olmuyor mu?kehf 86 ''nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. onun yanında orada bir kavme rastladı. bunun üzerine biz ey zülkarneyn! onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.'' diyanet mealiateistlerin iddiası ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır. bu ayet, müslümancılar tarafından güneşin sanki okyanusta batıyormuş gibi görünmesi olarak açıklanmaya çalışılır. öyle olsa, ayette “sanki” sözcüğü olurdu ama yoktur ve bazı mealciler bu kelimeyi parantez içinde ayete her şeyden önce bu ayetin başkasının gözünden anlatıldığını belirtmekte fayda var. zaten allah'ın sandığı/bildiği bir şey olmadığı için ayette bir hatanın olması söz konusu olamazdı. bu ayet zülkarneyn'in gözünden anlatılıyor. eğer hatalı olmuş olsaydı bile zülkarneyn hatalı olmuş olurdu kuran'ın yazarı basit bir analojiyle şöyle açıklayabiliriz ahmet isminde bir arkadaşınızın ''2+2=5'' dediğini düşünün. eğer siz bunu başka arkadaşınıza anlatırken ''ahmet 2+2=5 dedi'' derseniz böyle bir durumda siz mi hatalı olursunuz yoksa arkadaşınız ahmet mi? tabiiki ahmet, çünkü siz ahmet'in sandığını söylüyorsunuz. aynı şekilde allah zülkarneyn'e yansıyanı aktarıyor. zülkarneyn öyle gördü. her şey bu kadar basit aslında. buna rağmen bu ayette hata olduğunu iddia eden ateistlerin dürüst olmadıkları yazarının iddia edilen yanılgıya düşmediğine gelin bir de dil açısından arapça meali ''hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâkavmen''bu mealde bizim için yalnızca şu 3 kelimenin anlamları önemlidir mağrib, vecede ve tagrubumağrib ve tagrubu kelimeleri zaten aynı kökten gelir gh-r-b kökünden.klasik eski arapça'da bu kelimenin hem mekansal anlamı vardır hem de zamansal. mağrib kelimesinin anlamlarından biri ''güneşin batış vakti'' tagrubu kelimesine. eğer kuran'ın yazarı güneşin çamurlu suya battığını sanmış olsaydı ''tagrubu'' kelimesini kullanmamış olması gerekirdi. çünkü tagrubu fiziksel bir batmayı ifade eden bir fiil fiziksel olarak çamurlu suya battığını ifade etmek için arapça'da sadece iki tane seçenek vardır. bunlar şu şekildedir-genel anlamda bir şeyin fiziksel olarak başka şeyin içine girmesi için kullanılan kelime dehaleali imran suresinin 37. ayetinde bu kelimenin kullanılış örneği ''zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde dehale orada bir rızık bulur''-spesifik olarak bir şeyin suda batmasını ifade eden kelime garekekehf suresinin 71. ayetinde bu fiilin kullanılış örneği ''içindekilerini batırmaktugrikaiçin mi gemiyi deldin''şimdi sorulması gereken soru şudur kuran'ın yazarı öyle sanmış ise peki bu ayette neden bu iki kelimeden biri kullanılmamıştır ?bu kelimelerin kullanılmamasından kuran'ın yazarının kesinlikle böyle sanmadığı olarak vecede kelimesine bakalım. bu kelimenin klasik arapça'daki anlamları şu şekildedir şahit olmak, algılamak, farketmek, bulmak, yaşamak tecrübe olarakedebi açıdan bu kelime duygusal bağlamda kullanılır. insanı duygulandıracak güzel bir şeyi görmek, o şeye şahit olmak gibi. bu ayette ise zülkarneyn güneşin batış manzarasına şahit oluyor. zülkayneyn'in gördüğü manzara şu olsa gerek aklınıza şöyle bir soru gelecektir peki bu ayette zülkarneyn'in gördüğünü belirtmekteki maksat nedir? bu hiç belirtilmemiş olsaydı daha iyi olmaz mıydı? böylece yanlış anlaşılma engellenmiş olmaz mıydı?allah zaten yanlış anlaşılmaması için zülkarneyn'in gözünden anlatıyor. bu zülkarneyn kıssasında bu detayı vermek anlamsız bu detayı vermenin bir fonksiyonu vardır. kuran'ın edebi bir metin olduğunu unutmamalıyız. bu ayetin öncesi ve sonrasına baktığımızda neden güneşin batışından bahsedildiği ayetten 3 ayet öncesi zülkarneyn hakkında insanların bir şeyler öğrenmek istiediği yazıyor yani ortada bir merak var''sana zülkarneyn'i soruyorlar'' kehf suresi 83insanlar zülkarneyni hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorlar. kuran edebi bir eser olduğu için devamında bu merağı karşılayacak şekilde anlatılıyor. güneşin batışından bahsederken insanların dikkati toparlanıyor. insanlar bunu okuyunca kafasında bir şeyler canlandırıyorlar. işte tam o noktada insanları düşündürmeye geçirmişken asıl söylenmek istenen sonraki ayetlerdeki önemli mesajlarkehf 87 o, şöyle dedi "haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, rabbine gönderilecek; sonra allah da ona korkunç bir azap uygulayacak."kehf 88 "iman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır. ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."son olarak ayetin doğru çevirisini vermek istiyoruz''zülkarneyn güneşin batışına batış vaktine ulaşınca güneşi balçığa batar buldu'' kehf 86sonuç her şey zülkarneynin gözünden anlatıldığı için ve bu ayette güneşin fiziksel olarak çamurlu suya battığı söylenmediği için ayette bilimle çelişen herhangi bir unsur KUTSAL KİTABI ÖĞRENİYORUM Bu şiiri kullanarak çocuklara İbadet Salonunda nasıl davranmaları gerektiğini öğretebilirsiniz. Şunlar da İlginizi Çekebilir KUTSAL KİTABI ÖĞRENİYORUM Üç İbrani Genç Çocuğunuzun Şadrak, Meşak ve Abednego’nun, kralın heykeli önünde eğilmeyi neden reddettiğini anlamasına yardım edin. KUTSAL KİTABI ÖĞRENİYORUM Bebek İsa Bu etkinliği kullanarak çocuğunuza İsa’nın nasıl dünyaya geldiğini öğretebilirsiniz. KUTSAL KİTABI ÖĞRENİYORUM 12 Elçi Çocuğunuzun İsa’nın 12 elçisinin isimlerini öğrenmesine yardım edin. ❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio وَلَا تَتَمَنَّوْا۟ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِۦ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبُوا۟ ۖ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٌ مِّمَّا ٱكْتَسَبْنَ ۚ وَسْـَٔلُوا۟ ٱللَّهَ مِن فَضْلِهِۦٓ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمًا Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’dba’dın, lir ricâli nasîbun mimmektesebû ve lin nisâi nasîbun mimmektesebnmimmektesebne, ves’elûllâhe min fadlihfadlihî innallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâalîmen. Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri haset ederek arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Türkçesi Kökü Arapçası وَلَا göz dikmeyin م ن ي تَتَمَنَّوْا şeylere مَا üstün kıldığı ف ض ل فَضَّلَ Allah’ın اللَّهُ onunla بِهِ bir kısmınızı ب ع ض بَعْضَكُمْ karşı عَلَىٰ diğerine ب ع ض بَعْضٍ erkeklere vardır ر ج ل لِلرِّجَالِ bir pay ن ص ب نَصِيبٌ şeylerden مِمَّا kazandıkları ك س ب اكْتَسَبُوا ve kadınlara vardır ن س و وَلِلنِّسَاءِ bir pay ن ص ب نَصِيبٌ şeylerden مِمَّا kazandıkları ك س ب اكْتَسَبْنَ isteyin س ا ل وَاسْأَلُوا Alla’ın اللَّهَ -ndan مِنْ lutfu- ف ض ل فَضْلِهِ kuşkusuz إِنَّ Allah اللَّهَ ك و ن كَانَ her ك ل ل بِكُلِّ şeyi ش ي ا شَيْءٍ bilendir ع ل م عَلِيمًا Diyanet İşleri Başkanlığı Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri haset ederek arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Diyanet Vakfı Allah´ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri başkasında olup da sizde olmayanı hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah´tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Bir de Allah´ın bazınıza diğerinden fazla verdiği şeyleri istemeyin. Erkeklere çalışmalarından bir pay, kadınlara da çalışmalarından bir pay vardır. Çalışın da Allah´tan lütfunu isteyin. Her zaman Allah herşeyi iyi biliyor. Elmalılı Hamdi Yazır Bir de Allah´ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. İsteklerinizi Allah´ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Ali Fikri Yavuz Bir de Allah’ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı var, kadınların da kendi kazandıklarından bir payı vardır. İsteklerinizi Allah’ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Bir de Allahın ba´zınıza diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin, erkeklere çalışmalarından bir nasıb vardır, kadınlara da çalışmalarından bir nasıb vardır, çalışın da Allahdan fazlını isteyin, her halde Allah her şeye alîm bulunuyor Fizilal-il Kuran Aranızda derece farkı doğuran ilahi bağışlara özlem beslemeyiniz. Erkekler kazançlarından pay aldıkları gibi kadınlar da kazançlarından pay alırlar. İstediklerinizi Allah´ın kereminden isteyiniz. Hiç şüphesiz Allah her şeyi bilir. Hasan Basri Çantay Allahın, kiminizi kiminizden üstün kılmıya vesile yapdığı şeyleri ummayın. Erkeklerin, kendi kazandıklarından bir payı olduğu gibi kadınların da yine kendi kazandıklarından bir hissesi vardır. Allahdan, Onun lutf-ü inayetinden isteyin. Şübhesiz ki Allah her şey´i hakkıyle bilendir. İbni Kesir Allah´ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri özlemeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah´ın lütfundan isteyin. Muhakkak ki Allah; herşeyi bilici olandır. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Allah Teâlâ´nın bazınıza diğer bazınız üzerine ihsan buyurmuş olduğu şeyi temenni etmeyiniz. Erkekler için kazançlarından bir nâsip vardır. Kadınlar için de kazançlarından bir nâsib vardır. Ve Allah Teâlâ´dan fazlını isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ herşeyi hakkıyla bilicidir. Tefhim-ul Kuran Allah´ın kendisiyle kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay olduğu gibi, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah´tan onun fazlını ihsanını isteyin. Gerçekten, Allah, her şeyi bilendir. Meal Ayet Arapça سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ Türkçe Okunuşu * Sebbeha liAllâhi mâ fî-ssemâvâti vel-ardis ve huve-l’azîzu-lhakîmu 1. Ömer Çelik Meali Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih eder. O, kud­reti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. 2. Diyanet Vakfı Meali Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, azîzdir, hakîmdir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Göklerde ve yerde olanlar Allah'ı tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim'dir. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Tesbih etmekte Allahı Göklerde ve yerdeki, o öyle azîz, öyle hakîmdir 7. Hasan Basri Çantay Meali Göklerde ve yerde ne varsa Allâhı tesbîh ve tenzîh etmekdedir. O, mülkünde gaalib-i mutfak, sun'unda saahib-i hikmetdir. 8. Hayrat Neşriyat Meali Göklerde ve yerde ne varsa, Allah'ı tesbîh etmektedir. Çünki O, Azîz kudreti dâimâ üstün gelendir, Hakîm her işi hikmetli olandır. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Göklerde ve yerde ne varsa, hep Allah'ı tesbhih etmektedir. O, Azîz'dir= her şeye gâlibdir, Hakîm'dir= işinde hikmet sahibidir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Göklerde ve yerde ne var ise Allah için tesbih etmektedır. Ve O, azîzdir, hakîmdir. 11. Ümit Şimşek Meali Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Onun kudreti herşeye üstündür, hikmeti herşeyi kuşatır. 12. Yusuf Ali English Meali Whatever is in the heavens and on earth,- let it declare the Praises and Glory of Allah for He is the Exalted in Might, the Wise. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hadid Sûresi 1. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

her şeyin bir zamanı var ayet