Yukarıdakiayet ve hadislerin vermek istediği mesaj nedir? Arkadaşlarınızla sınıfınızda değerlendiriniz. Cevap : Kuran-ı Kerim’in önemini anlatmakta ve kutsal kitabı okuyanın nasıl aydınlığa erişeceğini anlatmaktadır.
04-06-2022, 01:40:21. #1. Konfor. Aşağıdaki görselde görüldüğü üzere ''Mayıs 27'' tarihinde sağlam bir deprem oldu. Siteler index almıyor, kimisinin hiti artarken kimisi çakıldı. Sizde durumlar nasıl?
MülkSûresi (67) 27. Ayet. Felemmâ raevhu zulfeten sî-et vucûhu-lleżîne keferû ve kîle hâżâ-lleżî kuntum bihi tedde’ûn (e) 1. Nihâyet kıyâmeti yakından gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara: “Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!” denilir. 2.
Besmeleayet değil mi? ın adıyla Neml Suresi 27/30: yapmaya çalışıyorum. Çünkü Kuranın asıl ve ilk vermek istediği mesaj okumamız
6. Sınıf Din Kültürü Kitabı Cevapları. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp onlara yardım edenler (ensar) var ya, işte onlar birbirlerinin dostlarıdırlar”. Enfâl suresi, 72. ayet. ayetin vermek istediği mesaj nedir? İman edip hicret eden ve Allah yolunda
gVLRU2. En’âm Suresi 59 ve Lokman Suresi 27. Ayetlerde verilen mesajlar, günümüz toplumunu yönlendirmek için son derece önemli bilgiler içermektedir. İnsanların yanlış inanışları, bilmeden gerçek olmayan şeylere kanmalarına karşılık Allah’ın ayetlerinde vurguladığı konulara dikkat etmek, kesinlikle insanın kurtuluşu adına önemli bir detaydır. Nitekim bu ayetlerde, “gayb” meselesi ve Allah’ın ilmi ile ilgili bilgiler verilmektedir ve bu ayetlere göre hareket eden insanlar, kesinlikle başkalarından duydukları ile hareket edilmemesi bilincine sahip olurlar. En’âm Suresi 59 ve Lokman Suresi 27. Ayetlerde verilen mesajlar hakkında bilgi vermeye geçmeden önce ayetlere göz atalım. “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” En’âm Suresi 59 “Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri yazmakla yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Lokmân Suresi 27 En’âm Suresi 59. Ayette Verilen Mesajlar “Gayb” kelime anlamı olarak “bilinmeyen, görünmeyen” anlamına gelir. Yani bir saniye sonrasında nelerin olacağını bilmek, gelecekte nasıl bir şeyin insanı beklediğini bilmek, insanın ne zaman öleceğini bilmek vs. hepsi gaybi bilgilerdir ve bu bilgileri ancak Allah bilebilir. Bir insanın ne zaman öleceğine, yarın başına nelerin gelebileceğine dair kimse bilgi veremez. Geçmişte, kehanetle uğraşan insanlar, yanlarına gelenlere birtakım bilgiler verdiklerini iddia ederlerdir. Günümüzde ise aynı özelliği “din istismarı” yapmak veya insanları kandırmak için kullanan kişiler vardır. Nitekim yakın zamanda medyada bununla ilgili çok sayıda habere tanık olduk. Aslında insan, kendisine “rehber” olarak gönderilen Kur’an’ı Kerim ile daha yakın olursa, başkalarının söylediklerine kanmaz. En’âm Suresi 59. Ayette verilen mesajlar da aslında tam olarak bugünü anlatan mesajlardır. Allah dışında görünmeyen bir şey hakkında bilgi sahibi olan hiçbir kimse yoktur. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de Hz. Muhammed’e hitaben şöyle emredilmektedir; Onlar "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar De ki "O'na ait bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." MÜLK/25-26 Müşrikler, Peygamber efendimizin yanına gelecek, kıyametin ne zaman kopacağını sorarlardı. Peygamberimiz, insanları Allah’a ibadet edin, yoksa kıyamet gününün azabı sizin üzerinize olacak dediğinde, inanmak istemeyen insanlar biraz da alaycıl şekilde “o zaman kıyametin ne zaman kopacağını söyle!” derlerdi. Bunun üzerine Allah Hz. Muhammed’e yeni bir ayet göndererek De ki "O'na ait bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." Mülk-26 kendisinin bu konuda bilgi sahibi olmadığını söylemesini emretmektedir. En’âm Suresi 59. Ayette verilen mesajlar da bu ayeti tasdikleyen bir ayettir. Yani gaybı-bilinmeyeni ancak Allah bilir. Tüm bunların yanında ayette Allah’ın ilminin derinliğinden de söz edilmektedir. Burada biz Müslümanlar için önemli mesajlar vardır. Bu mesajlar; Nerede olursak olalım, yaptığımız her şeyi Allah bilir ve görür, Allah’ın ilmi sadece görünenlerle sınırlı değil, insan olarak göremediğimiz her şeyi de görür, Biz insanlar, sadece gördüklerimizi veya bildiklerimizi biliriz. Ama Allah karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Allah yerin altında ne varsa bilir. Öyle ki karanlık bir mağarada, kapkara bir taşın üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerini de duyar, insanın yapmadığı sadece düşündüğü şeyleri de Allah bilir. Allah, kalplerde gizli olanı da açık olanı da bilendir. Lokman Suresi 27. Ayette Verilen Mesajlar Bu ayet-i kerimede Allah’ın kudret ve gücünden, ilim ve hikmetinden bahsedilmektedir. Allah’ın ilmi sınırsızdır. Ayette de söylendiği gibi eğer tüm denizler bir araya gelip mürekkep olsa ve tüm ağaçlar bir araya gelip kalem olsalar bile yine de Allah’ın ilmi yanında eksik kalırlar. Bu ayette Allah’ın ilminin çokluğuna vurgu yapılırken sadece var olan deniz ve ağaçlardan söz edilmemektedir. “Arkasından yedi deniz katılarak mürekkep olsa yine Allah´ın sözleri yazmakla tükenmez” denmektedir. Yani yeryüzünden var olan tüm denizlere ek olarak yedi deniz daha gelse bile Allah’ın sözlerini yani hikmetlerini ve ilmini yazmaya güç getiremezler. Kur’an’ı Kerim’in tüm ayetlerinde insanlar için önemli bilgiler vardır. En’âm Suresi 59 ve Lokman Suresi 27. Ayetlerde verilen mesajlar da yine insanların nasıl bir Rabbe iman ettiklerini anlatan mesajlarla doludur. Hz. İbrahim’e “Senin Rabbin ne yapar?” diye soran Nemrut’a “Benim Rabbim, güneşi doğudan doğurur, batından batırır. O hem öldürür hem de diriltir” şeklinde cevap veren Hz. İbrahim Allah’ın güç ve kudretini en iyi şekilde açıklamıştır. Biz Müslümanlara düşen görev de aynı şekilde olup Allah’ın kudreti ve gücü hakkında zerre kadar şüpheye yer vermemiz gerekir.
Mülk Sûresi 26-27. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Mülk Sûresi Hakkında Mülk sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen اَلْمُلْكُ mülk kelimesinden alır. تَبَارَكَ tebâreke kelimesiyle başladığı için, Tebâreke Sûresi diye de isimlendirilmiştir. Ayrıca sûre, kendisini okuyanları kabir azabından koruduğu yönündeki bir rivayetten hareketle اَلْوَاقِيَةُ Vâkiye koruyucu, اَلْمُنْجِيَةُ Münciye kurtarıcı, اَلْمَانِعَةُ Mânia engelelyici ve اَلْمُجَادِلَةُ Mücâdile savunucu isimleriyle de anılır. Kur’ân-ı Kerîm’in bu sûreyle başlayan 29. cüzü, “Tebâreke cüzü” olarak bilinir. Mushaf tertîbine göre 67, nüzûl sırasına göre ise 77. sûredir. Mülk Sûresi Konusu Allah Teâlâ’nın yüceliğini ve üstün kudretini zikrederek başlayan sûre, ölüm ve hayatın hikmetini bildirir. Cenâb-ı Hakk’ın kâinatta tecellî eden kudret delillerine dikkat çekerek, O’nun insanları yeniden dirilteceğini, dolayısıyla inananların mükâfat görüp, kâfirlerin cezalandırılacağını haber verir. Mülk Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada altmış yedinci, iniş sırasına göre yetmiş yedinci sûredir. Tûr sûresinden sonra, Hâkka sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Mülk Sûresi Fazileti Resûlullah Mülk sûresinin faziletiyle ilgili şöyle buyurmuştur “Kur’ân-ı Kerîm’de otuz âyetlik bir sûre vardır ki, okuyan kimseye şefaat eder ve onun günahı bağışlanır. Bu sûre Tebârekellezî bi-yedihi’l-mülk’tür.” Ebû Dâvûd, Ramazan 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 9 “Mülk sûresi kabir azabına karşı bir engel ve bir kurtarıcıdır, insanı kabir azabından kurtarır.” Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 9Peygamberimiz 32. sûre olan Secde sûresiyle beraber bu Mülk sûresini okumadan istirahata çekilmezdi. Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 9 قُلْ اِنَّمَا الْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِۖ وَاِنَّمَٓا اَنَا۬ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ ﴿٢٦﴾ فَلَمَّا رَاَوْهُ زُلْفَةً س۪ٓيـَٔتْ وُجُوهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَق۪يلَ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَدَّعُونَ ﴿٢٧﴾ Karşılaştır 26 De ki “Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!” Karşılaştır 27 Nihâyet kıyâmeti yakından gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara “Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!” denilir. TEFSİR Kâfirler inkâr edip, “Ne zaman kopacak şu kıyâmet?” diyerek alaya alsalar da, Allah Teâlâ’nın kesin olarak belirlediği anda ölüm mutlaka gelecek, kıyâmet mutlaka kopacaktır.[1] Fakat bu kâfirler için hiç de hayır getirmeyecektir. Çünkü onlar inanmadıkları kıyâmetin korkunç manzaralarını ve âhiret azabını yakından gördükleri zaman korku, keder, pişmanlık ve perişanlıktan yüzleri simsiyah kesilecektir. bk. Âl-i İmrân 3/106-107 Kendilerine va’dedilen korkunç günün işte o gün olduğunu anlayacaklar; melekler de onlara iyice anlasınlar diye “Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!” Mülk 67/27 diyecekler. Dolayısıyla kâfirlerin, hasretle bekledikleri şekilde Peygamber ölmesi veya mü’minlerin yok olup gitmesiyle rahatlayacaklarını sanmaları boşunadır[1] Güneşin yaklaşık % 75’ini hidrojen, % 23’ünü helyum, % 2’sini ise diğer kimyasal elementlerden oluştuğu bilinmektedir. Hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında büyük bir enerji açığa çıkar. Füzyon adı verilen bu olayda, bir saniyede 600 milyon ton hidrojenin helyuma dönüşmesi söz konusudur. Bu da yaklaşık 4,5 milyon tonluk bir kütleyi oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, güneş kütlesi bir saniyede 4,5 milyon ton kadar küçülmekte ya da hafiflemektedir. Bu küçülme bir günde 226,8 trilyon tonu bulmaktadır. Zihinlerimizi zorlayan bu kadar fazla orandaki küçülme, güneş kütlesinin dev büyüklükte olmasından dolayı çok yavaş seyretmektedir. Dolayısıyla, tamamen yok olması belki de 4 veya 5 milyar yılı bulacaktır. Ancak bütün yakıtı bitmeden de, bir başka sistem tarafından çekilebilir. Buna göre güneş bir gün mutlaka ama mutlaka yok olacak, o zaman da Kur’an’ın haber verdiği gibi kâinatın kıyameti kopacaktır. Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Mülk suresi anlamı, Türkçe ve Arapça okunuşu, Tebareke suresi Diyanet meali ile fazileti vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Mülk Suresi, mushaftaki sıralamada altmış yedinci, iniş sırasına göre yetmiş yedinci suredir. Tur suresinden sonra, Hâkka sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Mülk Suresi Dinlemek ve ezberlemek isteyenler sayfamızda detaylı olarak tüm bilgileri verilmiş olan surenin içeriğini Suresi Tebareke Türkçe Okunuşu1. Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel' Elleziy haleka seb'a semavatin tıbakan ma tera fiy halkırrahmani min tefavutin ferci'ılbasare hel tera min Summerci'ılbasare kerreteyni yenkalib ileykelbesaru hasien ve huve Ve lekad zeyyennessemaeddunya bimesabiyha ve ce'alnaha rucumen lişşeyatıyni ve a'tedna lehum 'azabesse' Ve lilleziyne keferu birabbihim 'azabu cehenneme ve bi' İza ulku fiyha semi'u leha şehiykan ve hiye Tekadu temeyyezu minelğayzı kullema ulkıye fiyha fevcun seelehum hazenetuha elem yet'kum Kalu bela kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey'in in entüm illa fiy dalalin Ve kalu lev kunna nesme'u ev na'kılu ma kunna fiy ashabisse' Fa'teref'u bizenbihim fesuhkan liashabisse' İnnelleziyne yahşevne rabbehum bilğaybi lehum mağfiretun ve ecrun Ve esirru kavlekum evicheru bihi innehu 'aliymun Ela ya'lemu men haleka ve Huvelleziy ce'ale lekumul'arda zelulen femşu fiy menakibiha ve kulu min rizkıhi ve Eemintum men fiyssemai en yahsife bikumul'arda feiza hiye Em emintum men fiyssemai en yursile 'aleykum hasıben feseta'lemune keyfe Ve lekad kezzebilleziyne min kablihim fekeyfe kane Evelem yerev ilettayri fevkahum saffatin ve yakbıdne ma yumsikuhunne illerrahmanu innehu bikulli şey'in Emmen hazelleziy huve cundun lekum yansurukum min dunirrahmani inilkafirune illa fiy Emmen hazelleziy yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fiy 'utuvvin ve Efemen yemşiy mukibben 'ala vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen 'ala sıratın Kul huvelleziy enşeekum ve ce'ale lekumussem'a vel'ebsare vel'ef'idete kaliylen ma Kul huvelleziy zereekum fiyl'ardı ve ileyhi Ve yekulune meta hazelva'du in kuntum Kul innemel'ılmu 'ındallahi ve innema ene neziyrun Felemma reevhu zulfeten siy-et vucuhulleziyne keferu ve kıyle hazelleziy kuntum bihi tedde' Kul ereeytum in ehlekeniyallahu ve men me'ıye ev rahımena femen yuciyrulkafiriyne min 'azabin Kul huverrahmanu amenna bihi ve 'aleyhi tevekkelna feseta'lemune men huve fiy dalalin Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye'tiykum bimain me' Suresi Tebareke Arapça OkunuşuMülk Suresi KonusuSûre genel olarak Allah Teâlâ’nın varlığı ve birliğini, azametini, evrendeki hükümranlığını, tek tanrı ve tek yaratıcı olduğunu, hayatın ve ölümün var ediliş amacını ve öldükten sonra dirilmeyi konu edinmektedir. Sûrede ayrıca insanlığın ilâhî vahyin uyarıcılığına muhtaç olduğuna işaret edilmekte, bunu kabul etmeyenlerin karşılaşacakları kötü sonuçla ilgili uyarılar Suresi FaziletiHz. Peygamber, Mülk sûresinin onu okuyanları kabir azabından koruyacağını ifade buyurmuşlar Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 9; Şevkânî, V, 296, bu sebeple cenazelerin ardından bu sûrenin okunması âdet olmuş, yaygınlık kazanmıştır. Bu hadisi, “sûreyi okuyup amel edenlerin, kabir azabını gerektiren günahlardan uzak duracağı ve böylece azaptan kurtulacağı” şeklinde anlamak da Suresi Diyanet Meali1Mutlak hükümranlık elinde olan Allah aşkındır, cömerttir ve O’nun her şeye gücü yeter.2Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.3 Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?4 Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; kusur arayan göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.5 Gerçek şu ki biz yakın göğü kandillerle süsledik. Ayrıca bunlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.6 Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeri!7 Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.8 Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir grup atıldıkça, muhafızları onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.9 Şöyle cevap verirler "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı peygamber gelmişti; fakat biz onu yalancılıkla itham etmiş ve Allah hiçbir şey göndermemiştir; siz gerçekten büyük bir sapkınlık içindesiniz!’ demiştik."10 "Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!" diye de ilâve ederler.11 Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. O alevli ateşin mahkûmları artık rahmetten mahrumdurlar.12 Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül beklemektedir.13 Sözünüzü ister gizleyin isterse açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.14 Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.15 Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; ama unutmayın ki dönüş yalnız Allah’adır.16 Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!﴾17 Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!18 Onlardan öncekiler de gerçekleri yalan saymışlardı; ama verdiğim ceza da nasıl olmuştu?19 Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları havada rahmândan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.20 Peki, rahmâna karşı size yardım edecek askerleriniz kimler? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.21Yahut Allah lutfettiği rızkı kesiverse size rızık verebilecek olan kim? Hayır! Onlar azgınlıkta ve haktan sapıp uzaklaşmakta ısrar ediyorlar.23 De ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!"24 De ki "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O’dur; sadece gelip O’nun huzurunda toplanacaksınız."25"Doğru sözlü iseniz söyleyin, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" derler.26 De ki "O bilgi yalnız Allah’a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım."27 Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve kendilerine, "İşte sizin isteyip durduğunuz budur!" denilecektir.28 De ki "Beni ve beraberimdekileri Allah öldürse bizi esirgerse de âhiret ümidimiz bâkidir; peki söyler misiniz, inkârcıları âhiretteki can yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?"29 De ki "O, rahmândır; biz O’na iman etmiş ve O’na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!"30 Bir de şunu sor "Suyunuz çekiliverse size akarsuyu kim getirebilir?Mülk Suresi TefsiriSûrenin özeti mahiyetinde olan bu âyetlerin ilkinde Allah’ın yüceliği, kudreti, evrendeki hükümranlığı ve her şeyin kendisinin kudret elinde olduğu, evrende istediği gibi tasarrufta bulunabileceği ifade edilmiş, sonraki âyetlerde ise O’nun kudretinin eserlerinden örnekler verilmiştir 1. âyette “aşkındır, cömerttir” diye çevirdiğimiz tebâreke fiilinin diğer anlamları hakkında bilgi için bk. Furkån 25/1. 2. âyet yüce Allah’ın kudret ve tasarrufunu en açık bir şekilde gösteren delilleri içermekte; Allah’ın, dünyada insanların güzel işler yapma hususunda birbirleriyle rekabet etmelerini sağlamak, kimlerin kendi emir ve yasaklarına uyarak daha güzel işler yapacağını ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını bildirmektedir. Aynı âyette önce ölüm, sonra hayat geçtiği için burada “ölüm” kavramıyla, hayattan önceki cansızlık halinin mi yoksa dünya hayatının sona ermesi ve âhiret hayatına geçiş halinin mi kastedildiği hususunda farklı görüşler vardır. Bir kısım müfessirler âyetteki sıralamayı dikkate alarak ölümden maksadın dünya hayatından âhiret hayatına geçiş hali, hayattan maksadın ise âhiret hayatı olduğunu söylemişlerdir Râzî, XXX, 55; Elmalılı, VII, 5159. İkinci grup ise ölümle dünya hayatından âhiret hayatına geçiş halinin, hayatla da dünya hayatının kastedildiği kanaatindedir Zemahşerî, IV, 134; bizim tercihimiz de budur. Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir. Hayat ölümden önce olduğu halde âyette sonra gelmesi ise çeşitli şekillerde yorumlanmıştır bk. Râzî, XXX, 55; Ateş, IX, 526-527. Dikkat çekici bir yoruma göre eşyada aslolan yokluk olduğu, varlık ve hayat sonradan verildiği için âyette ölüm önce gelmiştir Şevkânî, V, 297. Bizce de isabetli olan diğer bir yoruma göre ölüm insanlara hayatın sorumluluğunu hatırlattığı, onları iyi işler yapmaya teşvik ettiği ve bir uyarıcı olduğu, nihayet insanda “imtihan” sorumluluğunu daha canlı tuttuğu için âyette ölüm önce zikredilmiştir. Nitekim hayat bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığının verileceği ebedî varlık sahnesine geçişi sağlayan dönüm noktası, Hz. Peygamber’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır bk. Râzî, XXX, 55. İfadenin akışına ve lafız güzelliğine daha uygun olduğu için “mevt” ölüm kelimesinin önce geldiği de âyetlerde evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilmekte, böylece bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği; bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu belirtilmektedir yedi göğün anlamı hakkında bk. Bakara 2/29.Meâlde “Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak” diye tercüme ettiğimiz cümlenin lafzî karşılığı, “Sonra gözünü iki kez daha çevir de bak” şeklindedir. Ancak bu ibare çokluktan kinaye olup sayı olarak iki defayı değil, defalarca bakmayı ifade eder bk. İbn Âşûr, XXIX, 19-20.Yıldızlarla donatılmış gibi bir görüntü verdiği için gökyüzünün kandillerle süslenmesinden söz edilmiş, yıldızlar geceleyin kandil gibi ışık saçtıklarından onlara mecaz olarak “kandiller” mesâbîh, tekili misbâh denilmiştir Taberî, XXIX, 3. Yıldızlarla şeytanların taşlanmasından maksat ise göklerdeki meleklerin konuşmalarını dinleyip onlardan bilgi sızdırmak için kulak hırsızlığı yapmak isteyen şeytanların bu yıldızlardan çıkan parlak ışıklarla, bir tür ateş toplarıyla engellenmesidir. Bu ve benzeri âyetlerle ilgili olarak klasik tefsirlerde ayrıntılı yorumlar bulunmakla birlikte müteşâbihattan olan bu tür âyetlerin anlamları hakkında zamana, şartlara, bilimsel verilere göre farklı görüşler ileri sürmek mümkündür. Ayrıca gayb konularına giren âyetlerin yorumunda iddialı olmamak gerekir. Çünkü gayb âleminin mahiyetini Allah’tan başka kimse bilemez; biz gayb bilgilerine sadece inanırız gökyüzünün yıldızlarla süslenmesi ve bunlarla şeytanların taşlanması konusunda bilgi için bk. Hicr 15/16-18; Sâffât 37/6-10. “Taşlanma” şeklinde çevirdiğimiz rücûm kelimesi “sağlam bir bilgiye dayanmadan konuşmak, kafadan atmak” mânasına da geldiği için âyete, “insan ve cin şeytanlarının yıldızlara bakarak aslı faslı olmayan şeyler söylemeleri” mânası da verilmiştir Şevkânî, V, 299.Bazı âhiret sahnelerini tasvir eden bu âyetler, kimlerin daha güzel davranacağını sınamak için ölümün ve hayatın yaratıldığını ifade eden 2. âyetle irtibatı olup, bu dünyada Allah’a isyan edenlerin öte dünyada çekecekleri cezayı, O’na karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödülleri açıklamaktadır. 6-8. âyetlerdeki tasvirler cezanın ne derece şiddetli olduğunu daha iyi hissettirme amacına yöneliktir. 8. âyette “uyarıcı” diye çevirdiğimiz nezîrden maksat peygamberdir İbn Âşûr, XXIX, 25. Âyette dünyada peygamberin çağrısına ve uyarılarına kulak tıkayıp inkâr ve isyanlarını sürdürmekte direnenlere, yarın kıyamet gününde, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorulacağını bildiren ifade aslında yaşayanlar için bir uyarıdır. 9-11. âyetler o gün iş işten geçtikten sonra değil, fakat bugün fırsat eldeyken o uyarıya kulak vermek, yani peygamberi tanımak, ayrıca Allah’ın insanlığa büyük lutfu olan aklı ve diğer bilgi imkânlarını da kullanarak hak ve hidayet yolunu bulmak gerektiğine, ebedî kurtuluşun ancak bu sayede kazanılabileceğine işaret etmektedir. 12. âyet ise müminlerin nâil olacağı uhrevî mutluluğun veciz bir özetidir. Bu dünyada günah işleyenler, ya kendilerini görüp gözeten Allah’ın varlığına inanmıyor veya inanmakla birlikte dünyevî hırs ve menfaatleri, nefsânî arzuları yüzünden gaflete dalıp sorumluluklarını unutuyorlar. İşte bu âyetlerde inkârcılara ve gafillere Allah’ın gizlisiyle açığıyla her şeyi kuşatan ilmi hatırlatılmakta, kendilerinden hayatlarını buna göre düzenlemeleri Allah, kendisinin güç ve kudretini gösteren delilleri bir defa daha gözler önüne sermekte; yerkürenin yaratılması, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiğine dikkat çekmektedir. “Üzeri” diye çevirdiğimiz menâkibihâ tamlamasındaki menâkib kelimesi, “omuz” anlamına gelen menkibin çoğulu olup mecaz olarak yeryüzündeki yolları, köşe bucak ve dağları ifade eder Şevkânî, V, 301-302. Yüce Allah, bu nimetleri kulları için yarattığını bildirerek onlara yeryüzünde dolaşmalarını, yarattığı rızıklardan yiyip içmelerini istemiş; arkasından “Dönüş yalnız Allah’adır” buyurmak suretiyle insanların dünya nimetleri ve zevklerine dalarak kendi varlığını, sonsuz kudretini ve âhiret hayatını unutmamaları gerektiği, zira her nimetin bir sorumluluğu olduğu mesajını “gökte olan”dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir 1. Bundan maksat Allah’tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O’nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir. 2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah’ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. 3. Maksat, Allah’ın gökten inen azabıdır. Allah’ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O’nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner daha geniş bilgi için bk. Râzî, XXX, 69-70; Elmalılı, VII, 5232 vd.; İbn Âşûr, XXIX, 33. Bize göre burada geçen “gök” kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş âyette belirtilen imkânların iyi değerlendirilmesi gerektiği yönünde ikazlar içeren bu âyetlerde insanların, yeryüzündeki nimetlerden yararlanırken azgınlık ve taşkınlık göstermemeleri gerektiğine, aksi takdirde yeryüzünde şiddetli felâketlerin, yıkımların vuku bulacağına, böylece Allah’ın gönderdiği uyarıcıyı peygamber, onun uyarılarını önemsemeyenlerin şiddetle cezalandırılacaklarına dikkat çekilmektedir. Nitekim 18. âyette de geçmişte gerçekleri yalan sayanların bu şekilde cezalandırıldığı hatırlatılmaktadır krş. Kasas 28/81; Hâkka 69/6-8.Yüce Allah’ın başka bir eseri olan kuşların uçma yeteneğine işaret edilerek Allah’ın kudretinin bir işareti daha gözler önüne serilmektedir. Yer çekimine rağmen kuşların gökyüzünde kanat çırparak uçması ve süzülmesi, her gün gördüğümüz için önemini gözden kaçırdığımız, gerçekte ise Allah’ın sanat ve kudretini gösteren hârika olaylardandır. Kuşlara bu yeteneği veren Allah’tır. Burada Allah’ın merhametini yansıtan rahmân isminin kullanılmış olması, O’nun mahlûkata merhametle muamele ettiğini, varlık düzeninin O’nun rahmetinden bir yansıma olduğunu ima eder. 21. âyetlerde rızık olarak anılan nimetler de rahmân isminin sürekli tecellisi olup bu tecelli bir an kesilecek olsa hayatın bütünüyle yok olacağına dikkat uyarak, mânevî körlük içinde bâtıl yollarda giden inkârcı nankör ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılmakta, bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulaklar, gözler ve kalpler akıllar verildiğinin hatırlatılması, insanın en değerli ve ayırıcı niteliğinin gözlem ve düşünme kapasitesi olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret eder. Bu nimetler aynı zamanda Allah’ın eşsiz sanatını ve sonsuz kudretini göstermesi bakımından da önemlidir. Muhatabın sağduyusuna hitap edilerek onun yanlış inanç ve tutumlardan kurtulması, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi istenmektedir. Allah Teâlâ’nın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri de insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve çoğaltılmasıdır. Onları bu şekilde türetip yeryüzüne yayma gücüne sahip olan Allah, öldükten sonra dirilterek huzurunda toplamaya da kadirdir. Nitekim 24. âyetin son cümlesinde, “Sadece O’nun huzurunda gelip toplanacaksınız” ifadesiyle buna işaret edilmiştir bu âyetlerin tefsiri için ayrıca bk. Nahil 16/78; Mü’minûn 23/78-79. Bir önceki âyette insanların kıyamet gününde Allah’ın huzurunda toplanacakları haber verilince inkârcılar öğrenmek için değil, Hz. Peygamber’le alay etmek maksadıyla bu olayın ne zaman gerçekleşeceğini sormuşlardı. Devamındaki âyette bu soruya Hz. Peygamber’in nasıl cevap vermesi gerektiği bildirilmektedir. 27. âyette de inkârcıların âhirette azabı gördüklerindeki halleri anlatılmakta, inanmadıkları âhiret azabını ve kıyametin korkunç olaylarını yakından gördükleri zaman yüzlerinde meydana gelen üzüntü belirtileri ve psikolojik çöküntü tasvir edilmekte veya –bizim tercih ettiğimiz meâle göre– inkârcıların yüzlerinin kara çıkacağı ve mahcup olacakları bildirilmektedir. İşte inkârcılar, dünyada inkâr ettikleri ve alay ederek gelmesini istedikleri azabın bu azap olduğunu ya kendi aralarında konuşurlar veya melekler tarafından onlara Hz. Peygamber’in ölümünü istiyor ve bunu açık bir şekilde dile getirmekten de çekinmiyorlardı bk. Tûr 52/30-31. Hatta onu öldürmek için tuzak kuruyor bk. Enfâl 8/30, böylece ondan ve getirdiği dinden kurtulacaklarını sanıyorlardı. İşte bu âyetler onların niyet ve beklentilerine bir cevap olmak üzere inmiştir bk. Râzî, XXX, 76. 28. âyette Hz. Peygamber’in varlığına son verilmesinin veya ölümünün ertelenmesinin müşrikler için herhangi bir fayda sağlamayacağı, kendilerine verilecek elem verici cezayı önleyecek bir gücün de asla bulunmadığı ifade edilmiştir. Âyette ayrıca hayatın ilâhî bir rahmet olduğuna, Hz. Peygamber’in de eceli geldiğinde öleceğine işaret edilmektedir İbn Âşûr, XXIX, 51-52. 29. âyette ise müminlerin inandıkları ve güvendikleri Tanrı’nın esasen müşriklerce de bilinen ve rahmân ismiyle anılan yüce Allah olduğu belirtilmiş, bu gerçeğin kendilerine tebliğ edilmesi Hz. Peygamber’e kudretini, lutufkârlığını yeniden hatırlatan bu âyet 15 ve 21. âyetlerle bağlantılı olup kuvvetli ihtimalle Hz. Peygamber ile müşrikler arasında geçen bir tartışmanın sonucu olarak onlara yöneltilmiş eleştiri ve uyarı amaçlı bir sorudur. 15. âyette Allah’ın yeryüzünü kullanışlı hale getirdiği ifade edildikten sonra insanlardan O’nun yarattığı rızıklardan yararlanmaları istenmiş; 21. âyette de rızkın Allah’a ait olduğu, O verdiği rızkı kestiği takdirde rızık verecek birinin asla bulunmayacağı bildirilmişti. Burada da rızıkların en önemlisi ve hayatın ana unsuru olan suyun yerin derinliklerine çekilmesi halinde Allah’tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilerek, böylesine eşsiz kudretin sahibi yüce Allah’ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapanlar, ne kadar yanlış bir yolda oldukları üzerinde düşünmeye çağrılmaktadır. Mülk Suresi Tebareke Ayet SayısıMülk Suresi 30 ayetten İsteyenler için Namaz Sureleriİhlas SuresiFelak ve Nas Suresiİnşirah SuresiYasin SuresiVakıa SuresiFatiha SuresiKadir SuresiFil SuresiKafirun SuresiAyetel Kürsi
“İnsan… kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ diyor. De ki Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü o, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir… Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.” Yâsin suresi, 77, 78, 79 ve 81. ayetler. Yukarıdaki ayetlerde verilmek istenen mesaj nedir? Arkadaşlarınızla yorumlayınız. Ahirete, tekrar dirilmeye inanmayanlar, bu çürümüş yok olmuş insanlar mı dirilecek diyenlere cevap veren ayetlerdir. İnsanlığı, evreni, gördüğümüz duyduğumuz veya görmediğimiz her şeyi ilkinde de şuan da yaratan odur. Ahirette de insanları tekrar yaratacaktır. İnsanlar dünyadaki hayatları için hesap vercekler cezalandırılacaklar veya ödüllendirileceklerdir. Allahü Teala göklerde, yerde, dünyada, ahirette tek yaratıcımıdır. O’na Yaratmada herhangi bir zorluk ta olmaz. Updated 10 Kasım 2015 at 1427
Mülk suresi Allah'ın tek yaratıcı ve tek tanrı olduğunu anlatır. Hayatın ve ölümün varoluş nedenini anlatır. Ve bu anlattıklarına karşı gelenlerin sonunun iyi olmayacağından bahseder. Peygamber efendimiz Mülk suresinin kabir azabından koruyacağını söylemiştir. Mülk suresi bu ve bunun gibi birçok bilgi ve faziletler içerdiğinden internette en çok aranan surelerden biri olmuştur. Bu haberimizde -Mülk suresi Türkçe okunuşu ve Arapça Yazılışı, Mülk suresi Türkçe meali anlamı, Mülk suresi tefsiri nedir?- sorularına yanıtlar vereceğiz. İşte SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞUBismillahirrahmanirrahim1-Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu 'amelen ve huvel' Elleziy haleka seb'a semavatin tıbakan ma tera fiy halkırrahmani min tefavutin ferci'ılbasare hel tera min Summerci'ılbasare kerreteyni yenkalib ileykelbesaru hasien ve huve Ve lekad zeyyennessemaeddunya bimesabiyha ve ce'alnaha rucumen lişşeyatıyni ve a'tedna lehum 'azabesse' Ve lilleziyne keferu birabbihim 'azabu cehenneme ve bi' İza ulku fiyha semi'u leha şehiykan ve hiye Tekadu temeyyezu minelğayzı kullema ulkıye fiyha fevcun seelehum hazenetuha elem yet'kum Kalu bela kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey'in in entüm illa fiy dalalin Ve kalu lev kunna nesme'u ev na'kılu ma kunna fiy ashabisse' Fa'teref'u bizenbihim fesuhkan liashabisse' İnnelleziyne yahşevne rabbehum bilğaybi lehum mağfiretun ve ecrun Ve esirru kavlekum evicheru bihi innehu 'aliymun Ela ya'lemu men haleka ve Huvelleziy ce'ale lekumul'arda zelulen femşu fiy menakibiha ve kulu min rizkıhi ve Eemintum men fiyssemai en yahsife bikumul'arda feiza hiye Em emintum men fiyssemai en yursile 'aleykum hasıben feseta'lemune keyfe Ve lekad kezzebilleziyne min kablihim fekeyfe kane Evelem yerev ilettayri fevkahum saffatin ve yakbıdne ma yumsikuhunne illerrahmanu innehu bikulli şey'in Emmen hazelleziy huve cundun lekum yansurukum min dunirrahmani inilkafirune illa fiy Emmen hazelleziy yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fiy 'utuvvin ve Efemen yemşiy mukibben 'ala vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen 'ala sıratın Kul huvelleziy enşeekum ve ce'ale lekumussem'a vel'ebsare vel'ef'idete kaliylen ma Kul huvelleziy zereekum fiyl'ardı ve ileyhi Ve yekulune meta hazelva'du in kuntum Kul innemel'ılmu 'ındallahi ve innema ene neziyrun Felemma reevhu zulfeten siy-et vucuhulleziyne keferu ve kıyle hazelleziy kuntum bihi tedde' Kul ereeytum in ehlekeniyallahu ve men me'ıye ev rahımena femen yuciyrulkafiriyne min 'azabin Kul huverrahmanu amenna bihi ve 'aleyhi tevekkelna feseta'lemune men huve fiy dalalin Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye'tiykum bimain me' SURESİ ARAPÇA YAZILIŞIMÜLK SURESİ TÜRKÇE ANLAMI1- Mutlak hükümranlık elinde olan Allah aşkındır, cömerttir ve O'nun her şeye gücü davranışça daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O, güçlüdür, çok Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O'dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?4- Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; kusur arayan göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana şu ki biz yakın göğü kandillerle süsledik. Ayrıca bunlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alevli ateş azabını Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeri!7- Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu neredeyse öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir grup atıldıkça, muhafızları onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye Şöyle cevap verirler "Evet, doğrusu bize bir uyarıcı peygamber gelmişti; fakat biz onu yalancılıkla itham etmiş ve 'Allah hiçbir şey göndermemiştir; siz gerçekten büyük bir sapkınlık içindesiniz!' demiştik."10- "Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!" diye de ilâve Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. O alevli ateşin mahkûmları artık rahmetten Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül Sözünüzü ister gizleyin isterse açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O'dur. Üzerinde dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyip için; ama unutmayın ki dönüş yalnız Allah' Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!17- Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!18- Onlardan öncekiler de dinimi asılsız saymışlardı; ama verdiğim ceza da nasıl olmuştu?19- Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları havada Rahmân'dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi Peki, Rahmân'a karşı size yardım edecek askerleriniz kimler? İnkârcılar sadece derin bir gaflet içinde Yahut Allah lutfettiği rızkı kesiverse size rızık verebilecek olan kim? Hayır! Onlar azgınlıkta ve haktan sapıp uzaklaşmakta ısrar Şimdi düşünün, önünü görmeden, yüzüstü sürünen mi hedefe erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?23- De ki "Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"24- De ki "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O'dur; sadece gelip O'nun huzurunda toplanacaksınız."25- "Doğru sözlü iseniz söyleyin, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" De ki "O bilgi yalnız Allah'a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım."27- Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve kendilerine, "İşte sizin isteyip durduğunuz budur!" De ki "Beni ve beraberimdekileri Allah yok eder veya bizi esirgerse söyler misiniz, inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?"29- De ki "O, Rahmân'dır; biz O'na iman etmiş ve O'na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!"30- Bir de şunu sor "Suyunuz çekiliverse size yerden kaynayan suyu kim getirebilir?"MÜLK SURESİ TEFSİRİ1, 2, 3, 4 ve 5. AYET Sûrenin özeti mahiyetinde olan bu âyetlerin ilkinde Allah'ın yüceliği, kudreti, evrendeki hükümranlığı ve her şeyin kendisinin kudret elinde olduğu, evrende istediği gibi tasarrufta bulunabileceği ifade edilmiş, sonraki âyetlerde ise O'nun kudretinin eserlerinden örnekler verilmiştir 1. âyette "aşkındır, cömerttir" diye çevirdiğimiz tebâreke fiilinin diğer anlamları hakkında bilgi için bk. Furkan 25/1. 2. âyet yüce Allah'ın kudret ve tasarrufunu en açık bir şekilde gösteren delilleri içermekte; Allah'ın, dünyada insanların güzel işler yapma hususunda birbirleriyle rekabet etmelerini sağlamak, kimlerin kendi emir ve yasaklarına uyarak daha güzel işler yapacağını ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını bildirmektedir. Aynı âyette önce ölüm, sonra hayat geçtiği için burada "ölüm" kavramıyla, hayattan önceki cansızlık halinin mi yoksa dünya hayatının sona ermesi ve âhiret hayatına geçiş halinin mi kastedildiği hususunda farklı görüşler vardır. Bir kısım müfessirler âyetteki sıralamayı dikkate alarak ölümden maksadın dünya hayatından âhiret hayatına geçiş hali, hayattan maksadın ise âhiret hayatı olduğunu söylemişlerdir Râzî, XXX, 55; Elmalılı, VII, 5159. İkinci grup ise ölümle dünya hayatından âhiret hayatına geçiş halinin, hayatla da dünya hayatının kastedildiği kanaatindedir Zemahşerî, IV, 134; bizim tercihimiz de budur. Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir. Hayat ölümden önce olduğu halde âyette sonra gelmesi ise çeşitli şekillerde yorumlanmıştır bk. Râzî, XXX, 55; Ateş, IX, 526-527. Dikkat çekici bir yoruma göre eşyada aslolan yokluk olduğu, varlık ve hayat sonradan verildiği için âyette ölüm önce gelmiştir Şevkânî, V, 297. Bizce de isabetli olan diğer bir yoruma göre ölüm insanlara hayatın sorumluluğunu hatırlattığı, onları iyi işler yapmaya teşvik ettiği ve bir uyarıcı olduğu, nihayet insanda "imtihan" sorumluluğunu daha canlı tuttuğu için âyette ölüm önce zikredilmiştir. Nitekim hayat bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığının verileceği ebedî varlık sahnesine geçişi sağlayan dönüm noktası, Hz. Peygamber'in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır bk. Râzî, XXX, 55. İfadenin akışına ve lafız güzelliğine daha uygun olduğu için "mevt" ölüm kelimesinin önce geldiği de âyetlerde evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilmekte, böylece bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği; bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu belirtilmektedir yedi göğün anlamı hakkında bk. Bakara 2/29.Meâlde "Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak" diye tercüme ettiğimiz cümlenin lafzî karşılığı, "Sonra gözünü iki kez daha çevir de bak" şeklindedir. Ancak bu ibare çokluktan kinaye olup sayı olarak iki defayı değil, defalarca bakmayı ifade eder bk. İbnşûr, XXIX, 19-20.Yıldızlarla donatılmış gibi bir görüntü verdiği için gökyüzünün kandillerle süslenmesinden söz edilmiş, yıldızlar geceleyin kandil gibi ışık saçtıklarından onlara mecaz olarak "kandiller" mesâbîh, tekili misbâh denilmiştir Taberî, XXIX, 3. Yıldızlarla şeytanların taşlanmasından maksat ise göklerdeki meleklerin konuşmalarını dinleyip onlardan bilgi sızdırmak için kulak hırsızlığı yapmak isteyen şeytanların bu yıldızlardan çıkan parlak ışıklarla, bir tür ateş toplarıyla engellenmesidir. Bu ve benzeri âyetlerle ilgili olarak klasik tefsirlerde ayrıntılı yorumlar bulunmakla birlikte müteşâbihattan olan bu tür âyetlerin anlamları hakkında zamana, şartlara, bilimsel verilere göre farklı görüşler ileri sürmek mümkündür. Ayrıca gayb konularına giren âyetlerin yorumunda iddialı olmamak gerekir. Çünkü gayb âleminin mahiyetini Allah'tan başka kimse bilemez; biz gayb bilgilerine sadece inanırız gökyüzünün yıldızlarla süslenmesi ve bunlarla şeytanların taşlanması konusunda bilgi için bk. Hicr 15/16-18; Sâffât 37/6-10."Taşlanma" şeklinde çevirdiğimiz rücûm kelimesi "sağlam bir bilgiye dayanmadan konuşmak, kafadan atmak" mânasına da geldiği için âyete, "insan ve cin şeytanlarının yıldızlara bakarak aslı faslı olmayan şeyler söylemeleri" mânası da verilmiştir Şevkânî, V, 299.Kaynak Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 416-4176, 7, 8, 9, 10 ve 11. AYETBazı âhiret sahnelerini tasvir eden bu âyetler, kimlerin daha güzel davranacağını sınamak için ölümün ve hayatın yaratıldığını ifade eden 2. âyetle irtibatı olup, bu dünyada Allah'a isyan edenlerin öte dünyada çekecekleri cezayı, O'na karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödülleri açıklamaktadır. 6-8. âyetlerdeki tasvirler cezanın ne derece şiddetli olduğunu daha iyi hissettirme amacına yöneliktir. 8. âyette "uyarıcı" diye çevirdiğimiz nezîrden maksat peygamberdir İbnşûr, XXIX, 25.yette dünyada peygamberin çağrısına ve uyarılarına kulak tıkayıp inkâr ve isyanlarını sürdürmekte direnenlere, yarın kıyamet gününde, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorulacağını bildiren ifade aslında yaşayanlar için bir uyarıdır. 9-11. âyetler o gün iş işten geçtikten sonra değil, fakat bugün fırsat eldeyken o uyarıya kulak vermek, yani peygamberi tanımak, ayrıca Allah'ın insanlığa büyük lutfu olan aklı ve diğer bilgi imkânlarını da kullanarak hak ve hidayet yolunu bulmak gerektiğine, ebedî kurtuluşun ancak bu sayede kazanılabileceğine işaret etmektedir. 12. âyet ise müminlerin nâil olacağı uhrevî mutluluğun veciz bir Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 41912. 13 ve 14 . AYETBu dünyada günah işleyenler, ya kendilerini görüp gözeten Allah'ın varlığına inanmıyor veya inanmakla birlikte dünyevî hırs ve menfaatleri, nefsânî arzuları yüzünden gaflete dalıp sorumluluklarını unutuyorlar. İşte bu âyetlerde inkârcılara ve gafillere Allah'ın gizlisiyle açığıyla her şeyi kuşatan ilmi hatırlatılmakta, kendilerinden hayatlarını buna göre düzenlemeleri Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 419-42015. AYETCenâb-ı Allah, kendisinin güç ve kudretini gösteren delilleri bir defa daha gözler önüne sermekte; yerkürenin yaratılması, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiğine dikkat çekmektedir. "Üzeri" diye çevirdiğimiz menâkibihâ tamlamasındaki menâkib kelimesi, "omuz" anlamına gelen menkibin çoğulu olup mecaz olarak yeryüzündeki yolları, köşe bucak ve dağları ifade eder Şevkânî, V, 301-302. Yüce Allah, bu nimetleri kulları için yarattığını bildirerek onlara yeryüzünde dolaşmalarını, yarattığı rızıklardan yiyip içmelerini istemiş; arkasından "Dönüş yalnız Allah'adır" buyurmak suretiyle insanların dünya nimetleri ve zevklerine dalarak kendi varlığını, sonsuz kudretini ve âhiret hayatını unutmamaları gerektiği, zira her nimetin bir sorumluluğu olduğu mesajını Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 421-42216, 17 ve 18. AYETMüfessirler "gökte olan"dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir 1. Bundan maksat Allah'tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O'nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir. 2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah'ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. 3. Maksat, Allah'ın gökten inen azabıdır. Allah'ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O'nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner daha geniş bilgi için bk. Râzî, XXX, 69-70; Elmalılı, VII, 5232 vd.; İbnşûr, XXIX, 33. Bize göre burada geçen "gök" kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş âyette belirtilen imkânların iyi değerlendirilmesi gerektiği yönünde ikazlar içeren bu âyetlerde insanların, yeryüzündeki nimetlerden yararlanırken azgınlık ve taşkınlık göstermemeleri gerektiğine, aksi takdirde yeryüzünde şiddetli felâketlerin, yıkımların vuku bulacağına, böylece Allah'ın gönderdiği uyarıcıyı peygamber, onun uyarılarını önemsemeyenlerin şiddetle cezalandırılacaklarına dikkat çekilmektedir. Nitekim 18. âyette de geçmişte gerçekleri yalan sayanların bu şekilde cezalandırıldığı hatırlatılmaktadır krş. Kasas 28/81; Hâkka 69/6-8.Kaynak Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 42219, 20 ve 21. AYETYüce Allah'ın başka bir eseri olan kuşların uçma yeteneğine işaret edilerek Allah'ın kudretinin bir işareti daha gözler önüne serilmektedir. Yer çekimine rağmen kuşların gökyüzünde kanat çırparak uçması ve süzülmesi, her gün gördüğümüz için önemini gözden kaçırdığımız, gerçekte ise Allah'ın sanat ve kudretini gösteren hârika olaylardandır. Kuşlara bu yeteneği veren Allah'tır. Burada Allah'ın merhametini yansıtan Rahmân isminin kullanılmış olması, O'nun mahlûkata merhametle muamele ettiğini, varlık düzeninin O'nun rahmetinden bir yansıma olduğunu ima eder. 21. âyette "rızık" kelimesiyle ifade edilen nimetler de Rahmân isminin sürekli tecellisi olup bu tecelli bir an kesilecek olsa hayatın bütünüyle yok olacağına dikkat Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 422-42322. AYETŞeytanlara uyarak, mânevî körlük içinde bâtıl yollarda giden inkârcı nankör ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılmakta, bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 42323 ve 24. AYETDoğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulaklar, gözler ve kalpler akıllar verildiğinin hatırlatılması, insanın en değerli ve ayırıcı niteliğinin gözlem ve düşünme kapasitesi olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret eder. Bu nimetler aynı zamanda Allah'ın eşsiz sanatını ve sonsuz kudretini göstermesi bakımından da önemlidir. Muhatabın sağduyusuna hitap edilerek onun yanlış inanç ve tutumlardan kurtulması, Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmesi istenmektedir. Allah Teâlâ'nın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri de insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve çoğaltılmasıdır. Onları bu şekilde türetip yeryüzüne yayma gücüne sahip olan Allah, öldükten sonra dirilterek huzurunda toplamaya da kadirdir. Nitekim 24. âyetin son cümlesinde, "Sadece O'nun huzurunda gelip toplanacaksınız" ifadesiyle buna işaret edilmiştir bu âyetlerin tefsiri için ayrıca bk. Nahil 16/78; Mü'minûn 23/78-79.Kaynak Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 42325, 26 ve 27. AYETBir önceki âyette insanların kıyamet gününde Allah'ın huzurunda toplanacakları haber verilince inkârcılar öğrenmek için değil, Hz. Peygamber'le alay etmek maksadıyla bu olayın ne zaman gerçekleşeceğini sormuşlardı. Devamındaki âyette bu soruya Hz. Peygamber'in nasıl cevap vermesi gerektiği bildirilmektedir. 27. âyette de inkârcıların âhirette azabı gördüklerindeki halleri anlatılmakta, inanmadıkları âhiret azabını ve kıyametin korkunç olaylarını yakından gördükleri zaman yüzlerinde meydana gelen üzüntü belirtileri ve psikolojik çöküntü tasvir edilmekte veya –bizim tercih ettiğimiz meâle göre– inkârcıların yüzlerinin kara çıkacağı ve mahcup olacakları bildirilmektedir. İşte inkârcılar, dünyada inkâr ettikleri ve alay ederek gelmesini istedikleri azabın bu azap olduğunu ya kendi aralarında konuşurlar veya melekler tarafından onlara ve 29. AYETMüşrikler Hz. Peygamber'in ölümünü istiyor ve bunu açık bir şekilde dile getirmekten de çekinmiyorlardı bk. Tûr 52/30-31. Hatta onu öldürmek için tuzak kuruyor bk. Enfâl 8/30, böylece ondan ve getirdiği dinden kurtulacaklarını sanıyorlardı. İşte bu âyetler onların niyet ve beklentilerine bir cevap olmak üzere inmiştir bk. Râzî, XXX, 76. 28. âyette Hz. Peygamber'in varlığına son verilmesinin veya ölümünün ertelenmesinin müşrikler için herhangi bir fayda sağlamayacağı, kendilerine verilecek elem verici cezayı önleyecek bir gücün de asla bulunmadığı ifade ayrıca hayatın ilâhî bir rahmet olduğuna, Hz. Peygamber'in de eceli geldiğinde öleceğine işaret edilmektedir İbnşûr, XXIX, 51-52. 29. âyette ise müminlerin inandıkları ve güvendikleri Tanrı'nın esasen müşriklerce de bilinen ve Rahmân ismiyle anılan yüce Allah olduğu belirtilmiş, bu gerçeğin kendilerine tebliğ edilmesi Hz. Peygamber'e Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 42530. AYET Allah'ın kudretini, lutufkârlığını yeniden hatırlatan bu âyet 15 ve 21. âyetlerle bağlantılı olup kuvvetli ihtimalle Hz. Peygamber ile müşrikler arasında geçen bir tartışmanın sonucu olarak onlara yöneltilmiş eleştiri ve uyarı amaçlı bir sorudur. 15. âyette Allah'ın yeryüzünü kullanışlı hale getirdiği ifade edildikten sonra insanlardan O'nun yarattığı rızıklardan yararlanmaları istenmiş; 21. âyette de rızkın Allah'a ait olduğu, O verdiği rızkı kestiği takdirde rızık verecek birinin asla bulunmayacağı bildirilmişti. Burada da rızıkların en önemlisi ve hayatın ana unsuru olan suyun yerin derinliklerine çekilmesi halinde Allah'tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilerek, böylesine eşsiz kudretin sahibi yüce Allah'ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapanlar, ne kadar yanlış bir yolda oldukları üzerinde düşünmeye Kur'an Yolu Tefsiri Cilt 5 Sayfa 425-426 Kuran Dini Gündem Haberler
mülk 27 ayet vermek istediği mesaj